Gıda alerjisi, insan bağışıklık sisteminin belirli gıdalara karşı gösterdiği aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Gıdalarda bulunan alerjenler insan sağlığını ve dolayısıyla da gıda güvenliğini tehdit eden önemli tehlikelerden biridir. Alerjik reaksiyonların büyük bir çoğunluğu çocuklarda olup, bunun %75’i yumurta, fıstık, inek sütü, balık ve farklı tür sert kabuklu yemişlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Gıda alerjilerinde genetik özellikler kadar beslenme alışkanlıklarının da son derece önemli olduğu günümüzde de artık bilinmektedir.

Birçok insanda gıdalara karşı istenmeyen reaksiyon gözlenmezken, bazı bireylerde anafilaksi gibi çok ciddi olabilen, farklı klinik bulgularla seyreden alerjik reaksiyonlar gelişebilmektedir. Alerjik reaksiyonlar vücutta farklı etkilerde bulunmakta ve belirtileri de değişik şekillerde oluşabilmektedir. Örneğin solunum sisteminde saman nezlesi, gözlerin kaşıntılı, sulu, kızarmış görünmesi, kulak ağrısı ve astım; deride egzama, kurdeşen, kaşıntı ve isilik (alerjenle temasta oluşan döküntü), ağız içinde ve çevresinde tahriş ve şişme (oral alerji sendromu); sindirim sisteminde diyare, kabızlık, bulantı ve kusma, karında şişlik, karın ağrısı ve hazımsızlık; sinir sisteminde migren, konsantrasyon eksikliği, sinirlilik ve diğer belirtiler olarak da baş dönmesi, sık idrara çıkma, ses kısıklığı, kas ağrıları, düşük dereceli ateş, aşırı terleme, solukluk, göz çevresindeki koyu halkalar şeklinde oluşabilmektedir.

Bebeklerdeki inek sütü alerjisine dikkat!

Özellikle bebeklerde görülen bu alerji türünde, sütteki proteinlerin (kazein, peynir altı suyu proteini/whey, düşük miktarlarda bulunan çeşitli protein içerikli bileşenler) birine veya birkaçına karşı bağışıklık sisteminin göstermiş olduğu duyarlılık daha fazla olmaktadır. Vücutta alerji sonucu farklı etkiler ortaya çıkmakla birlikte örneğin, deride ürtiker ve ödem; sindirim sisteminde oral alerji sendromu, bulantı, kusma, bağırsaklarda aşırı gaz oluşması ve ishal; solunum sisteminde burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hırıltılı solunum ve astım; kardiovasküler sistemde ise hipotansiyon şeklinde kendini belli etmektedir.

Gıda İntoleransı Nedir?

Alerji ve intolerans terimleri günümüzde de halen karıştırılmaktadır. Alerjinin tanımında mevcutta bir bağışıklık sisteminin gıdaya gösterdiği tepkiden bahsedilirken, intolerans ise bağışıklık sistemi ile ilgisi olmayan bireysel reaksiyonlar olarak tanımlanmaktadır. Gıda intoleranslarının oluşmasında çoğunlukla genetik yatkınlık, antijenin yapısı ve dozu, tüketim sıklığı (kronik olma durumu), antijenle ilk temas, ince bağırsağın geçirgenliğindeki bozukluklar, anne sütünün alınmaması veya kısa süre alınması, çevresel faktörler, stres ve alınan ilaçlar neden olabilmektedir. Tüm bu nedenleri birleştirirsek de iki şekilde ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Birincil laktaz eksikliği genetik olup, her yaşta görülebilirken, ikincil laktaz eksikliğinde ise bireyin beslenme bozukluğundan ve sindirim sistemi hastalıklarından da etkilenerek ortaya çıkabildiği belirtilmektedir.

Hatırlayacaksınız, Türkiye’de okul sütü projesinin başladığı ilk yıllara denk gelen bir olayda, çocuklarda toplu rahatsızlanma söz konusu olmuş ve bunun da çocuklardaki laktoz intoleransına bağlı olduğu açıklaması yapılmıştır; fakat gıda intoleransının ani ve kitlesel salgınlar yapma özelliğinin olmadığı yine konunun uzmanları tarafından da açıklanmıştır. Çünkü bu intoleransın gelişmesinde, süt şekeri olan laktozu parçalayabilecek laktaz enzimi bireyin bağırsaklarında bulunmadığı için parçalanamaz ve emilemez. Parçalanamayan süt şekeri kolon boyunca bazı bakteriler tarafından ancak su, hidrojen gazı ve karbondioksit gazına indirgenir ki bu da bireyde gaz oluşumuna bağlı karın şişliği, karın ağrısı, bulantı, ishal (bazen) vs. rahatsızlıklara (süt alımını takiben 1-2 saat içerisinde) neden olmaktadır. Sonuç olarak toplu vakalarda üzeri kapatılmaya çalışılan konunun ürünlerin hazırlanması veya taşınması sırasında oluşabilecek bozulma olduğu bir gerçektir.

Alerjen ve intolerans durumlarında bu rahatsızlıklara neden olan gıda ve/veya gıdaların çeşitli testlerle tespit edilmesi ve günlük beslenme diyetinden çıkarılması önerilmektedir.

Sağlıkla kalın.