Hiç fark ettiniz mi? Sokaklarda artık çocuklar yok!  Bizim zamanımızda cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle yankılanan sokaklarda senelerdir çocuklar oynamıyorlar. Akşam oluncaya dek saklambaçlar oynadığımız, bir türlü eve girmek bilmediğimiz günler çok uzakta artık.  Ne oldu ki sokaklar yürüyen insanların olmadığı, sessiz ve sadece araçların geçtiği soğuk asfaltlara dönüştü.  Sokaktaki çocuk sesleri yerine, evlerde tıkır tıkır klavye sesleri, oyunların gürültüsü geliyor kulağımıza.  Bunun ilk sebebi olarak tabletler, akıllı telefonlar gösteriliyor.  Ancak bana göre en önemli unsurlarından biri mahalle kültürünün yok olmaya yüz tutmuş durumda olması.  Eskiden herkes birbirini tanır, tanışmak ister ve güvenirdi.  Komşularımızın evine rahatlıklar girer, başımıza bir şey gelir diye sürekli ailemizden telkinler almazdık.  Çünkü birbirimize güvenir, kenetlenirdik. Müstakil evlerden apartmanlara geçiş ve çalışma hayatının hepimizi biraz daha soğuk mekanik insanlara dönüştürmesi çocuklarımıza da yansıdı.  Beton ve teknolojinin birleşmesi, kazanç odaklı yaşamamız, bizi mahalle kültüründen, komşuluk ilişkilerinden kopardı.  Bir de güven sorunu var elbette. Hangimiz çocuklarımızı tek başına markete gönderip, komşunun evine saatlerce teslim ediyoruz? Yok denilecek kadar az muhtemelen. Toplum içinde yaşanan vahim olaylardan yola çıkacak olursak haksız da sayılmayız. Konunun özetine gelecek olursak, çocuklarımız, kapalı odalarda, saatlerce bilgisayar ve telefon başında vakit geçiriyor.  Sanal alemin içinde tek başına bir hayat kuruyor ve yalnızlaşıyor.  Çocuklar artık bilgisayar oyunlarında yarışmak peşinde.  Silahlarla, dövüşmek, mücadele vererek karşındakini yok etmek ve kazanmak üzerine her şeyin şekillendiği bir dünyada yaşıyorlar.  İnternetin başında saatler geçirerek, hareket etmiyorlar, odalarından çıkmıyorlar ve kilo alıyorlar.  Gözler bozuk, aile ile diyaloglar kopuk.  Çocuklar arkadaşları ile oyun oynamaya başladığı zaman toplumsal ilişkileri de bir o kadar güçlü olacaktır.  Bizler fedakârlık yapmalıyız. Maalesef artık güven duymadığımız sokaklarda birkaç saat daha fazla vakit geçirmeleri için onları en azından gözetlemeli, üşenmeden onlara belli mesafelerde eşlik ederek sokakta vakit geçirmeye zorlamalıyız.  Ne kadar çocuklarımızı eve kapatıp, dışarıda başına her şey gelir mantığı ile ilerlersek o kadar özgüveni olmayan, tek başına yaşam mücadelesi veremeyen çocuklar yetiştireceğiz.  Korkunun ecele faydası yok.  Birlikte bisiklet sürmeli, mahallenin parkına gitmeli, yeni insanlarla tanışmalıyız.  Çocuklarımız sokaklardan, insanlardan uzaklaşıyorsa, bizler vesile olmalıyız.  Unutmayalım ki çocuklarımız etraflarındaki dünyayı birinci elden keşfederlerse öğrenmeleri ve anlamaları, hayatın rengini, heyecanını tatmaları bir o kadar artacaktır.