TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz'u makamında kabul etti.

Schulz'un görevinin hayırlı olmasını dileyen Şentop, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin uzun bir geçmişe dayandığını ve iki ülke arasında köklü siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal bağlar bulunduğunu söyledi.

Almanya'nın Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı olduğunu belirten Şentop, "Bir kısmı vatandaşlarımız, bir kısmı da Alman vatandaşlığına geçmiş Türk kökenlilerden oluşan 3 milyonluk toplum, Almanya ile Türkiye arasında özel ve insani bir köprü niteliğini taşımaktadır." diye konuştu.

Suriye, göç ve terörle mücadele başta olmak üzere birçok bölgesel ve küresel meselede iki ülke çıkarlarının örtüştüğünü dile getiren Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel ve iki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki telefon görüşmelerinin Doğu Akdeniz'deki kritik gelişmelerin ön plana çıktığı bugünlerde yoğunlaştığını ifade etti. TBMM Başkanı Şentop, "Geniş bir gündem içerisinde zaman zaman görüş ayrılıkları yaşasak dahi bunları her defasında karşılıklı saygı, diyalog ve diplomasi yoluyla aşabildik." diye konuştu.

"Almanya-Türkiye Dostluk Grubu Başkanlığına Sevim Dağdelen'in getirilmesi talihsiz bir gelişme"

Parlamentolar arası ilişkilerin arzu edilen düzeyde sürdürülemediğini söyleyen Şentop, şöyle devam etti:

"TBMM Dışişleri Komisyonu ve Türkiye-Almanya Dostluk Grubu Başkanı Akif Çağatay Kılıç ile ahiren görüştüğünüzü ve kendisinin parlamentolar arası ilişkilerin geliştirilmesine yönelik görüşlerini sizinle paylaştığını biliyorum. Federal Meclisçe Almanya-Türkiye Dostluk Grubu Başkanlığı görevine Sol Parti Federal Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Sevim Dağdelen'in getirilmesi, parlamenter düzeyde geliştireceğimiz ilişkiler adına son derece talihsiz bir gelişme olmuştur. Adı geçen kişinin terör örgütü PKK'ya doğrudan ve alenen verdiği destek nedeniyle mevcut dostluk grupları düzeyindeki ilişkilerimize herhangi bir katkı sağlaması mümkün değildir.

Halbuki 2017 seçimlerinden sonra oluşan yeni Federal Meclisle birlikte parlamenter diplomasi alanında taze bir sayfa açabilmiş olmayı isterdik. Her şeye rağmen parlamentolar arası ilişkilerin ivme kazanmasına katkı sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Bu çerçevede, Kovid-19 salgını sürecinde ihtisas komisyonlarımızın video-konferans yönetimiyle bir araya gelmeleri ve ülkelerimizi ilgilendiren konularda görüş alışverişinde bulunmaları faydalı olacaktır. Salgın sonrası dönemde de komisyonlarımızın karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmeleri parlamentolarımız arasındaki diyaloğa önemli katkıda bulunabilir. Bu doğrultuda, yapıcı bir yol haritasının çizilebilmesinin her iki taraf için de yararlı olacağı konusunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum."

"Bozkurtlar, şiddet eğilimi bulunmayan meşru bir gruptur"

TBMM Başkanı Şentop, Almanya'da yaşayan vatandaşların Türkiye için arz ettiği öneme değinerek "Ülkenizdeki Türklerin ekonomik, sosyal ve kültürel katkılarının bir zenginlik olarak görülmesini istiyoruz. Türk kökenlileri, iş yerlerini ve camilerini hedef alan yabancı düşmanlığı, ayrımcılık ve İslam karşıtlığı saikli saldırılardaki artış Türk toplumunun huzurunu kaçırmaktadır." dedi.

Alman makamlarının bu saldırıları önlemek için gerekli önlemleri almasını ve faillerin yakalanarak adalet karşısına çıkarılmalarını istediklerini aktaran Şentop, "Bozkurtların yasaklanmasına yönelik olarak faklı parti gruplarınca hazırlanan üç ayrı karar taslağının 18 Kasım'da Federal Meclis tarafından kabul edildiğini öğrendik. Bozkurtlar, şiddet eğilimi bulunmayan meşru bir gruptur. Alman hükümetinin, Federal Meclisin asılsız çağrısına kulak vererek ve bu meşru hareketi yasadışı ilan etmek suretiyle Fransa'nın düştüğü hatayı tekrarlamayacağını umuyoruz. Almanya, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü dahil olmak üzere tüm vatandaşlarının temel haklarını korumalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Avrupa Birliğine üyelik hedefimizi korumaktayız"

Schulz'un Ankara'daki görev dönemi süresince sadece Türkiye-Almanya ilişkilerine değil, Avrupa Birliği ile (AB) olan ilişkilerin de geliştirilmesine katkı sağlayacağına inandığını ifade eden Şentop, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde mevcut kısır döngünün aşılması ve ilerleme sağlanması için başta Almanya Başbakanı Merkel ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas olmak üzere Almanya Dönem Başkanlığı olarak gösterilen çabaları takdir ettiklerini söyledi.

"Tüm olumsuzluklara rağmen, Avrupa Birliği'ne üyelik hedefimizi korumaktayız." diyen Şentop, AB ile olan ilişkileri her alanda geliştirmek ve güçlendirmek istediklerini vurguladı.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun TBMM kanadının, AB Uyum Komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu olmak üzere Avrupa Birliği ile ilişkilerin geliştirilmesi için gerek yasama gerek parlamenter diplomasi bağlamında elinden gelen gayreti gösterdiğinin altını çizen Şentop, "AB'nin, Türkiye ile ilişkilerine, bazı üyelerinin ülkemizle olan ikili sorunları perspektifinden ziyade stratejik çıkarları açısından yaklaşması arzumuzdur. Bazı üyelerin yoğun baskılarına rağmen, Aralık Zirvesi'nden ülkemize yönelik bir yaptırım kararı alınmaması, bu açıdan olumlu bir işarettir. Bu tutumun sürmesini diliyoruz. Türkiye-AB ilişkilerinde henüz pozitif gündem yaratılamasa da bir fırsat penceresi açılmıştır. Bunun iyi değerlendirilmesi lazımdır." dedi.

Türkiye'nin samimi bir biçimde gerginliğin azaltılmasından ve diyalogdan yana olduğunu aktaran Şentop, Türkiye'nin bu tavrını da şimdiye kadar somut biçimde ortaya koyduğunu dile getirdi.

Mustafa Şentop, AB'nin, Türkiye ile ilişkilerinde olumlu gündem yaratacak imkan ve araçlarının mevcut olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

"18 Mart Mutabakatı'nın güncellenmesine dair çalışmanın yeniden canlandırılması kısa vadede ilişkilerde yeni bir atılım dönemini beraberinde getirebilecektir. Beklentimiz, AB'nin sağduyulu ve vizyoner bir tutum benimseyerek yaptırımlardan kaçınması, Türkiye-AB ilişkilerinde gelişmeye izin verecek, diyaloğa ve olumlu gündeme şans tanıyacak kararlar almasıdır. Almanya'nın Avrupa Birliği içerisindeki lider konumunu, Türkiye-AB ilişkilerinin önünü açarak pekiştirebileceğine inanıyoruz. Küresel salgın koşullarının hafiflemesi sonrasında Alman parlamentosunun AB konularıyla ilgili komitelerinde görev yapan üyelerini Ankara'da ağırlamaktan ve görüş alışverişinde bulunmaktan memnuniyet duyarız."

Doğu Akdeniz'deki gelişmeler

Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların tek taraflı adımları yüzünden başlamış bir gerginliğin, yine onların uzlaşmaz tavrı nedeniyle çözüme kavuşturulamadığını vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:

"Deniz yetki alanlarına ilişkin bu anlaşmazlığın sebebi Yunanistan'ın maksimalist ve gayri hukuki yaklaşımıdır. Türkiye'nin adil bir çözüm için attığı tüm iyi niyetli adımlar, ön koşulsuz diyalog ve görüşme çağrıları yıllardır yanıtsız kalıyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın teklifiyle bölgede ikili müzakereleri ve çok taraflı diyaloğu teşvik edecek bir Doğu Akdeniz Konferansı için Avrupa Birliği tarafıyla temaslarımız sürüyor. Türkiye'nin çözüm yanlısı bu tavrı karşısında Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar, ilgili ilgisiz üçüncü tarafları meseleye müdahil etme çabasındadır. Maalesef Avrupa Birliği de mevcut tavrıyla bu art niyetli hesaplara alet olmaktadır. 10-11 Aralık'taki Zirve öncesinde de Türkiye'nin tehditlerle ve zorlamalarla sıkıştırılmaya çalışıldığını gördük. Avrupa Birliğinin bu süreçteki taraflı tutumu sadece ve sadece çözümsüzlüğü teşvik etmektedir ancak Almanya'nın bu süreçte Avrupa Birliği içinde sürdürmeye çalıştığı dengeli tavrı takdir ediyoruz. Doğu Akdeniz'deki en uzun kıyıya sahip Türkiye olarak, uluslararası hukuka uygun, adil, ülkemizin ve KKTC'nin meşru haklarını koruyacak her türlü iş birliği, diyalog ve çözüm önerisine ilke olarak açık olduğumuzu her vesileyle yineliyoruz."

"Tüm muhataplarımızdan somut adım atmalarını bekliyoruz"

Şentop, terörle mücadelede iş birliğinin, iki ülke arasındaki başlıca gündem maddelerinden olduğunu belirterek Türkiye'nin terörle mücadelede uluslararası iş birliğinin gerekliliğine inandığını söyledi. Türkiye'nin son yıllarda terörle mücadele konusunda aldığı tedbirlerin Avrupa'nın güvenliğini de sağladığına dikkati çeken Şentop, Avrupa'nın güvenliğinin Türkiye'nin doğu ve güney sınırlarında başladığını ifade etti. Türkiye'nin bölgede güvenlik ve istikrar yayabilme kapasitesinin güçlenmesinin birinci derecede Avrupa'nın yararına olduğunun altını çizen Şentop, Türkiye'nin bu çerçevede PKK, FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadelesinde, müttefiklerinden, ortaklarından destek ve iş birliği beklediğini aktardı.  

Mustafa Şentop, Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik en büyük tehditlerden birini teşkil eden FETÖ'nün, faal olduğu ülkelere zarar veren bir terör ve suç örgütü olduğunu dile getirerek "Bu yapı 'entegrasyon', 'diyalog' gibi kisveler altında çalışmalarını sürdürmekte, 'Avrupa İslamı' olarak adlandırılabilecek bir projeye hizmet ediyor görüntüsü vermektedir." dedi.

Avrupalı muhatapların Türkiye'de 15 Temmuz'da meydana gelen başarısız darbe girişiminin FETÖ tarafından planlandığını anlamakta halen güçlük çektiğini, aynı zamanda bir suç ve istihbarat örgütü olan bu örgütün üyelerine adeta kucak açtığını ifade eden Şentop, "Bulundukları ülkenin güvenliği bakımından da büyük tehlike arz eden bu terör örgütünün barınmasına ve faaliyetlerini sürdürmesine müsamaha gösterilmesi kabul edilemez. Bu çerçevede, bu eli kanlı terör örgütüyle mücadelemizde tüm muhataplarımızdan somut adım atmalarını bekliyoruz." çağrısında bulundu.

Editör: TE Bilisim