Türkiye'nin de yer aldığı G20 ülkelerinde küresel ısınma konulu bir anket yapıldı. Ankete katılanların büyük bir kısmı, ekonomik kar yerine doğaya öncelik verilmesi gerektiğini savundu. Türkiye'den ankete katılanların yüzde 85'i, küresel ısınmanın risklerinin farkında olduğunu belirterek, ABD, Japonya ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeleri geride bıraktı.

Küresel bir ankete göre, dünyanın en zengin ülkelerindeki insanların dörtte üçü, insanlığın gezegeni tehlikeli bir kırılma noktasına doğru ettiğine inanıyor ve önceliklerin ekonomik kardan uzaklaştırılmasını destekliyor.

YÜZDE 60 DÜNYANIN GELECEĞİ HAKKINDA ÇOK ENDİŞELİ

Kar amacı gütmeyen İsviçre merkezli Global Commons Alliance (GCA) tarafından düzenlenen anket, çoğunluğun (yüzde 58) gezegenin durumu hakkında çok endişeli veya aşırı derecede endişeli olduğunu ortaya çıkardı. Ankete katılan beş kişiden dördü, küresel ortak alanları yeniden canlandırmak için adım atmaya ve daha fazlasını yapmaya istekli olduklarını söyledi.

İKLİM VE DOPA KRİZLERİNE KARŞI GÜÇLÜ BİR KÜRESEL DESTEK VAR

Çalışmanın başyazarı, GCA'dan Owen Gaffney, sonuçların iklim ve doğa krizleri üzerinde acil ve kararlı eylem için güçlü küresel destek gösterdiğini söyledi.

Gaffney, “İnsanlar devasa risklerin alındığını biliyorlar, daha fazlasını yapmak istiyorlar ve hükümetlerinin daha fazlasını yapmasını talep ediyorlar. Bulgularımız, G20 liderlerine küresel ortak değerlerimizi korumak ve canlandırmaya yönelik daha iddialı politikalar uygulamak için güven vermeli” dedi.

TÜRKİYE ÖNE ÇIKTI

G20 ülkelerinin vatandaşlarının katıldığı ankete katılanları yüzde 73'ü insan faaliyetlerinin Dünya'yı devrilme noktalarına yaklaştırdığına inandığını söyledi. Bu risklerin farkındalığı aynı zamanda Endonezya (yüzde 86), Türkiye (yüzde 85), Brezilya (yüzde  83), Meksika (yüzde 78) ve Güney Afrika’da (yüzde 76) diğer ülkelerden belirgin bir şekilde daha yüksekti. 

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE DOĞA BİLİNCİ DAHA DÜŞÜK

ABD’de (yüzde 60), Japonya (yüzde 63), İngiltere (yüzde 65) ve Avustralya’da  (yüzde 66) ise iklim krizi bilincinin daha düşük olduğu görüldü. 

Diğer taraftan, genel olarak, ankete katılanların yarısından fazlası (yüzde 59) doğanın zaten uzun vadede insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam edemeyecek kadar zarar gördüğünü düşündüğünü söyledi.

Wathuti, “İktidardaki insanlar, yaşlı ağaçlar kesmenin, binalar veya yollar için doğal ekosistemleri yok etmenin veya yeni ağaçlar diktikleri sürece petrol çıkarmanın uygun olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. Ancak bu yaklaşım işe yaramıyor ve bu rapordaki bulgular, birçok insanın artık böyle bir ekonomik aptallığı desteklemediğini gösteriyor” açıklamasını yaptı.

Öte yandan, son yarım yüzyılın çoğunda olduğu gibi, gezegen ekosistemlerini güçlendirmeye yönelik hareketler, kazanılmış siyasi ve ekonomik çıkarların direnişiyle karşılaşacak gibi görünüyor. Anket, bu engellerin üstesinden gelmek için küresel halk arasında güçlü bir destek olduğunu gösterdi.

G20 ülkesinden yanıt verenlerin beşte dördünden fazlası (yüzde 83) doğayı korumak ve eski haline getirmek için daha fazlasını yapmak istedi ve üçte ikisinden fazlası (yüzde 69) küresel ortak varlıkları koruma amaçlı eylemin faydalarının maliyetlerden daha ağır bastığına inandığını söyledi.  Bu görüş en çok Brezilya'da ve en az Fransa'da yaygındı.

SADECE YÜZDE 25 EKONOMİK ÇIKARI ÖNDE TUTTU

Genel olarak, insanların yüzde 74'ü ise ülkelerin gayri safi yurtiçi hasıla ve kara  odaklanmanın ötesine geçmesi ve bunun yerine insan ve doğanın sağlığına ve refahına daha fazla odaklanması gerektiği konusunda hemfikir.

Sonuç olarak, ankete katılanların sadece yüzde 25'i, doğaya zarar vermek anlamına gelse bile, hükümetlerin ekonomiye öncelik vermesi gerektiğini aktardı. 

Kenyalı çevreci Elizabeth Wathuti çalışmanın önsözünde, insanların “doğanın geri teptiğini” hissetmeye başladığını yazdı.

Editör: TE Bilisim