Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Hakkı Özel Raportörü ve ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilal Elver, iklim değişikliği, ekonomik krizler, ambargolar, savaşlar ve iç çatışmalar nedeniyle 30 milyon kişinin acil insani yardıma ihtiyacı olduğunu belirterek, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını bittikten sonra yeni dünya düzeninde gıda ve tarımın çok daha önemli hale geleceğini söyledi.

Geçen hafta yayımlanan "2020 Küresel Gıda Krizi Raporu"na göre dünyada 135 milyon kişi "akut gıda güvensizliği" ile karşı karşıya. Bu 135 milyon kişinin yarısından fazlası Afrika'da, 43 milyonu Orta Doğu ve Asya'da, 18,5 milyonu da Latin Amerika ve Karayipler'de yaşıyor.

Raporu açıklayan BM Dünya Gıda Programı (WFP) Direktörü David Beasley, dünyanın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını gibi bir tehlikenin yanı sıra "açlık salgınıyla" da karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu. Beasley, en kötü senaryoya göre yaklaşık 36 ülkede kıtlık görülebileceğini kaydetti.

Yemen, Suriye ve Güney Sudan'daki savaşlara ve Doğu Afrika'daki çekirge istilası, doğal afetler ile iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlara dikkati çeken Beasley, Kovid-19 salgını öncesinde de, 2020'de 2. Dünya Savaşından bu yana en kötü insani krizin yaşanacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.

"GLOBAL GIDA SİSTEMİ YANLIŞ BİR SİSTEMDİ"

Prof. Dr. Hilal Elver, WFP Direktörü Beasley'in açıkladığı "Küresel Gıda Krizi Raporu" ile tarım ve gıda politikalarını AA muhabirine değerlendirdi.

Global gıda sisteminin yanlış bir sistem olduğunu, birçok ülkeyi dışarıdan gelen gıdaya bağımlı hale getirdiğini savunan Elver, "Salgın öncesi bu sistemin yanlışlığı ve yeniden reforme edilmesi zaten gündeme getiriliyordu. Salgınla beraber bu durumun ciddiyeti bir kez daha ortaya çıktı. Artık bundan geri dönüş yok. Yani salgın bittikten sonra bazı ülkeler kaybedecek, bazı ülkeler kazanacak ve yeni bir dünya düzenine geçilecek. Bu yeni dünya düzeninde de gıda ve tarım çok daha önemli hale gelecek." değerlendirmesinde bulundu.

 Dünyada gıda ve tarım sektörünü kontrol eden birkaç ülke ve sayıları beşten fazla olmayan büyük şirket olduğunu aktaran Elver, şöyle devam etti:

"Bu dev şirketler tahıldan tohuma, kimyasal gübre ve tarım ilaçlarına kadar her şeyi ellerinde tutuyor. Süper market zincirlerine de sahip olan bu büyük şirketler Türkiye dahil dünyanın her tarafında faaliyet gösteriyor. Son 30 yıldır serbest piyasa ekonomisinin gıdayı eline almış olması bizi yavaş yavaş kendi kendine yetme modeli dediğimiz Türkiye'nin geleneksel modelinden uzaklaştırdı. Şimdi bu Kovid-19 salgını gözümüzü açmaya yeter mi? Ama piyasaları elinde tutan çok kuvvetli bir gıda sektörüyle karşı karşıyayız. Eskiden daha az ithal ettiğimiz birçok gıdayı artık daha çok ithal etmek zorunda kalıyoruz."

"TÜRKİYE DÜNYAYA GIDA İHRACATI YAPABİLİR"

Elver, Türkiye'nin sahip olduğu coğrafya itibarıyla kendi kendine yetebildiğini ve doğru politikalar uyguladığı takdirde dünyanın birçok bölgesine gıda ihracatı yapabileceğini vurguladı.

Türkiye'nin, yakın komşularına ve Avrupa ülkelerine halen birçok tarım ürünü sattığını hatırlatan Elver, sözlerini şöyle tamamladı:

"Burada her şeyi sadece devletten beklemememiz gerekiyor. Üreticilerin, kooperatif ve yerel yönetimlerin gıdaya yönelik yeni bir kalkınma modeli geliştirmesi ve bunun için de ciddi bir fon oluşturulması lazım."

Editör: TE Bilisim