Çevre Koruma Dairesi, Kıbrıs’ta havaların ısınmasıyla birlikte yılanların da görülmeye başladığına işaret ederek, vatandaşları, özellikle bahçelerinde ot temizliği ve doğa yürüyüşü yaparken temkinli olmaya çağırdı.

Yılanların ekosistemin dostu olduğu vurgulanan açıklamada, Kıbrıs’ta 1958 yılından beri yılan ısırmasından hayatını kaybeden herhangi bir kişiye rastlanmadığı, yılanların hiçbir zaman durup dururken, tehlike hissetmedikleri durumda saldırgan davranışlar sergilemediklerine işaret edildi, “Yılanla karşılaşılması durumunda yılanı rahatsız etmeden yolunuzu değiştirmeniz yeterlidir” denildi.

Kuzey Kıbrıs’ta literatüre göre 9, fakat mevcut kayıtlara göre 6 farklı yılan türü bulunduğu, bunların; ‘Kör Yılan, Kara Yılan, Sikkeli Yılan, Kedi Gözlü Yılan, Çukurbaşlı Yılan ve Koca Engerek yani halk arasında bilinen ismiyle Gufi olduğu kaydedilen açıklamada, “Bu türler arasında sadece 3 tür zehirlidir fakat insan için tehlikeli olabilecek sadece Koca Engerek’tir.” bilgisi verildi.

Koca Engerek tarafından ısırılma durumunda tam turnike (sıkı sargı) yapılmaması ve ısırılan kişi sakinleştirilerek süratle hastane veya sağlık ocağına götürülmesi gerektiği vurgulandı.

Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı’na bağlı Çevre Koruma Dairesi Doğal Hayat Şubesi personeli biyolog ve çevre eğitimi uzmanı Doç. Dr. Nazım Kaşot konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kaşot, konu yılanlar olunca pek çok sorunun da beraberinde geldiğine işaret ederek, bu soruları; “Peki onlara nasıl davranmak lazım? Gördüğümüz yerde öldürmemiz mi, yoksa korumamız mı gerekiyor? Yılanlar zararlı mı yoksa zararlı bir hayvan mı? Yararlıysa neden yararlı? Bir yılan ısırdığı zaman ilk olarak ne yapmalı? Ya da evde, bahçede bir yılan görülüğünde nasıl davranmalı?” olarak özetledi.

“YILANLAR NE ZAMAN AKTİFLEŞİYOR”

Yılanların Kıbrıs ikliminde ya çok kısa kış uykusuna yattıklarını ya da hiç yatmadıklarını belirten Kaşot, şöyle devam etti:

“Hibernasyon (kış uykusu) olarak isimlendirilen bu olayın birçok sürüngende kötü hava koşullarını hasarsız atlatmak için kullanılan bir mekanizmadır. Yılanlar soğukkanlı canlılardır. Yılanların metabolizmaları çevrenin sıcaklığına göre değişiklik göstermektedir. Sıcak havalarda oldukça hareketli ve soğuk havalarda ise ya çok az hareketli ya da hareketsiz olabilmektedirler.

Genellike hava sıcaklığı 16 derecenin altına düştüğü zaman taşların altına ya da boş buldıkları kovuklara saklanarak kalp atışlarını yavaşlatırlar ve belli bir süre beslenmeden hava sıcaklığı yükselene kadar hareketsiz bir şekilde metabolizmalarını yavaşlatarak havanın ısınmasını beklerler. Ülkemiz çok sıcak ve bu nedenle de yılanlar kışın belli ayları bile aktif olabilmektedirler. Bu nedenle doğaya çıkan kişiler hangi mevsim olursa olsun temkinli olmalıdırlar.

“BAHÇE TEMZİLİĞİNDE NEYE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR?”

Bahçe temizliklerinin yoğun yapıldığı bu dönemde otların içerisinde yılanlara rastlamanın mümkündür. Hem onlara zarar vermemek hem de kendimizi korumak adına sık otların olduğu alanları temizlerken dıştan içe doğru ilerlemek, yılanın titreşimlere bağlı olarak uyarılmasına ve oradan ayrılmasına imkan sağlayabilir.

KOCA ENGEREK (GUFİ)

Koca Engerek ise olduğu yerden ayrılmayabilir. Bu nedenle de otların görünmeyen zeminine basılmaması ve tedbirli olunması gerekmektedir. Bu yolla istemeden üzerine basma ihtimalinizi ortadan kaldırabilirsiniz. Isırılma vakalarının büyük çoğunluğu görmeden üzerine basıldığı durumlarda gerçekleşmektedir. Koca Engerek otların içindeyse ve sizi tehdit olarak algılamışsa eğer size akciğerlerni hava ile doldurarak tıslama sesi çıkarabilir. Böyle bir ses duyduğunuzda lütfen kesim işlemine devam etmeyin ve oradan uzaklaşın. Sizi tehdit algıladığı için bir süre hareketsiz bekleyecek ve tehdit durumunu değerlendirecektir. Tehditin geçtiğini düşündüğü anda da orayı terk edecektir. Türün genel davranış mekanizması böyle çalışmaktadır fakat istisna durumlar da söz konusu olabilmektedir.

“SADECE 3 TÜR ZEHİRLİ, İNSAN İÇİN TEHLİKELİ OLAN TEK YILAN GUFİ’DİR”

Kuzey Kıbrıs’ta literatüre göre 9, fakat mevcut kayıtlara göre 6 farklı yılan türü bulunmaktadır. Bunlar; ‘Kör Yılan, Kara Yılan, Sikkeli Yılan, Kedi Gözlü Yılan, Çukurbaşlı Yılan ve Koca Engerek yani halk arasında bilinen ismiyle Gufi’dir.

Bu türler arasında sadece 3 tür zehirlidir fakat insan için tehlikeli olabilecek sadece Koca Engerek’tir. Gufi tehdit hissettiği anda olduğu yerde hareketsiz kalır. Bu nedenle yılanla karşılaşmışsanız ve yılan bulunduğu yeri terk etmiyorsa büyük olasılıkla Gufi’dir ve dikkatli olunması gerekmektedir. Kedi Gözlü Yılan ve Çukur Başlı Yılan yarı zehirli yılanlar olarak tanımlanmaktadır. Bu yılanlarda zehir dişleri çenenin gerisinde bulunduğundan zehir dişini kolaylıkla insana batıramaz. Serçe parmak gibi ince vücut kısımlarını ısırması ya da parmağın yılanın ağzının içine sokulması  durumunda batırması mümkün olabilir.

“YILANLAR YAKALANMAYA ÇALIŞILMAMALIDIR”

Yarı zehirli yılanların zehri insan için tehlikeli değildir fakat alerjik kişilerde farklı reaksiyon gösterme ihtimali de bulunmaktadır, bu nedenle bilimsel çalışmalar haricinde hiçbir yılanı yakalamaya çalışmamak gerekiyor.

“KOCA ENGEREK ISIRIRSA”

Koca Engerek tarafından ısırılma gerçekleşmesi durumunda kesinlikle tam turnike (sıkı sargı) yapılmamalı ve ilk olarak ısırılan kişi sakinleştirilmelidir, sonrasında da vakit kaybetmeden medikal yardım alınabilecek bir hastaneye ya da sağlık ocağına gidilmesi gerekmektedir. Bu konuda en iyi hizmeti verebilecek olan tıp doktorlarıdır. Bu nedenle doktorlar ya da ilkyardım sertifikalı kişiler dışında kimse müdahale etmeye çalışmamalıdır.

Isırılma vakası sonrası, ısırılan bölgenin kesinlikle kesilip emilmeye çalışılmaması gerekmektedir. Böyle bir davranış sergileyen kişide çürük diş bulunması durumunda ikincil zehirlenme (sekonder zehirlenme) yani zehri emen kişinin de zehirlenmesi mümkün olabilmektedir.

“KIBRIS’TA 1958’DEN BERİ YILAN ISIRMASINDAN ÖLEN KİMSE YOKTUR”

Kıbrıs’ta Koca Engerek ısırmasından hayatını kaybeden çok az kişi bulunuyor. 1958 yılından beri yılan ısırmasından hayatını kaybeden herhangi bir kişiye rastlanmamıştır. Yılanlar bizden bizim onlardan korktuğumuzdan daha çok korkarlar. Sıkıştırıldıklarında, yakalanmaya çalışıldığında ve üzerine basıldığı durumlarda saldırgan olabilirler fakat hiçbir zaman durup dururken yani tehlike hissetmedikleri durumda saldırgan davranışlar sergilemezler. Bu nedenle yılanla karşılaşılması durumunda yılanı rahatsız etmeden yolunuzu değiştirmeniz yeterlidir.

Engerek yani Gufi yılanının herhangi bir tehdit hissettiği zaman olduğu yerde kaldığını ve tehdit unsurunun kendine yaklaşmasını beklemektedir. Tehdit unsurunun yılanın üzerine doğru hareket etmesi halinde yılan saldırgan olmaktadır. Bu yılanın avlanma sırasında da aynı şekilde davranış gösterdiği bilinmektedir. Gufi’nin özellikle su kenarlarında ya da avlarının geçtiği yerin yakınlarında kamufle olarak avının gelmesini beklemekte, zehirleyerek öldürmekte, ardından da onu yutarak beslenmektedir.

Kuzey Kıbrıs’ta meydana gelen Engerek ısırılmalarının birçoğunun hayvanın görülmeyerek üzerine basılması sonucu gerçekleşmektedir. İnsanlar, doğada tam bir kamuflaj ustası olan bu türü fark etmeyerek üzerine basabilirler.”

YILANLARLA İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Kaşot, yaz aylarının gelmesiyle her yerde olduğu gibi Kuzey Kıbrıs’ta da sıcaklıkların artmasıyla yılanların yaygın olarak görülmeye başlandığına işaret ederek, ülkede yılanlarla ilgili çok sayıda doğru bilinen yanlış bulunduğunu ifade etti.

Kaşot, “Ne yazık ki ülkemizde yılanlar hakkında doğru bilinen birçok yanlış bulunmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:

“Örneğin yılan sokmaz ısırır çünkü bu eylemi dişleri ile gerçekleştirir. Bunun yanında yılanlar kırbaçlamaz. Yılanlar sahip oldukları anatomik yapılarıyla böyle bir eylem gerçekleştiremezler. Bu da halk arasında yaygın olarak anlatılan hurafelerden bir tanesidir. Yılanların kulak delikleri bulunmaz ve sesleri bizim gibi algılamazlar. Hintliler yılanları üflemeli çalgının sesiyle değil, hareketleriyle oynatırlar. Yılanlar deri değişimi yaparak büyürler ve deri değişimi sırasında gözleri de matlaşır. Yılanların sağ akciğerinin ucunda hava kesesi bulunur. Bu sayede yılanlar avlarını yutarken boğulmazlar. Göz kapakları ve kulak delikleri yoktur. Kısacası sesi duymazlar. Topraktaki titreşimlere karşı oldukça hassastırlar.

‘Yılanlar dilleri ile sokar’ ifadesi yanlış bir inanıştır. Yılanlar dillerini koku almada kullanırlar. Yılanlar öç almazlar. Bir yılan öldürüldüğünde arkasına öç almak için başka bir yılan gelmez. Yılanların dünyanın en korkunç yaratıkları olarak düşünülmesinin tek nedeni insanların yılanlar hakkında çok az bilgi sahibi olmalarıdır. Unutulmamalıdır ki insan bilmediği şeylerden korkar! Her gördüğümüz yılan zehirli değildir. Yılanlar bizi gördüğü anda kaçmaya çalışır. Kısacası onlar bizim onlardan korktuğumuzdan çok daha fazla bizden korkarlar. Koca Engerekler (Gufi) gündüzleri de aktif olabilmektedirler fakat genellikle geceleyin avlanmaya çıkarlar. Bu nedenle geceleyin doğaya çıkmak gerekiyorsa temkinli olmakta yarar vardır. Elbetteki gündüz de doğaya çıkılacağında önünüze bakarak yürümeniz yılanın üzerine basma ihtimalinizi azaltacaktır. Ayrıca doğaya çıkarken doğaya uygun kıyafet ve ayakkabıların giyilmesi olası ısırılma vakalarını da azaltabilecek bir önlem olarak değerlendirilebilir. Kuzey Kıbrıs’ta insan gördüğü zaman olduğu yerden ayrılmayan tek yılan Koca Engerek’tir. Rahatsız edilmediği ve üzerine basılmadığı takdirde de ısırmaz! Bu nedenle doğaya çıktığımızda bastığımız yerlere çok dikkat etmemiz gerekir. Unutmayalım ki hiçbir canlı durup dururken başka bir canlıya zarar vermez. Her canlı, kendini diğer canlılardan korumaya çalışır.

Zehirli ve zehirsiz yılanların temel özelliklerine bakıldığında, zehirli yılanların, alacakaranlıkta ve gece aktif, baş kısımları üçgen şekilli, ağır hareket eden, vücut uzunluklarına oranla kalın, göz bebekleri dikey, baş bölgesindeki pulları küçük ve fazla, kuyruk kısımları da kısa ve küt olanlardır. Zehirsiz yılanlar ise, vücutları oldukça uzun, başlarının üst kısmındaki pul sayıları az ve geniş ayrıca başlarında da herhangi bir çıkıntı bulunmayan özelliklere sahiptir.”

YILANLARIN EKOSİSTEMDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

Kaşot, fare ve kurbağaların yılanların en önemli besin kaynakları olduğuna işaret ederek, bu sayede ekosistem içerisinde fare ve kurbağa populasyonlarının aşırı artışının engellendiğini kaydetti.

Ekosistemler içerisinde bu ilişkilerin “besin zinciri” olarak isimlendirildiğini ifade eden Kaşot, şöyle devam etti:

“Birçok besin zincirinin bir araya gelmesiyle de besin ağı oluşur. Özetle doğada canlılar birbirlerinin dengeleyicisi olarak görev yaparlar. Bu muhteşem mekanizmayı bozan en önemli unsur da insanların doğaya yaptığı müdahalellerdir.

“YILANLAR KESİNLİKLE ÖLDÜRÜLMEMELİDİR”

Doğada bozulan dengelerin acısını diğer türlerle birlikte insan da çeker. Bu nedenle doğaya müdahale edilmemesi gerekmektedir. Doğada artan fare ve sıçan populasyonlarının dengelenebilmesi için yılanlar olmazsa olmazdır. Bir fare bir defada 9 yavru doğurabilir, bu yavrular da 1’er aylık olduktan sonra tekrar doğurganlık kazabilirler. Düşünün ki doğan yavruların en az dört tanesinin dişi olduğunu kabul edelim, her birinden de tekrar 9’ar yavru doğduğu hesaplanırsa, ikinci ayda en az 46, tamamının dişi olduğu hesabıyla da basitçe 91 yavru olabileceğini düşünürsek, fare populasyonlarının nasıl kısa sürede artabileceğini görürüz. Bu yüzden onların doğal avcısı olan yılanların korunması ekosistem sağlığı açısından çok önemlidir. Besin zincirinde yılanların kaybolmaları yoğun olarak beslendikleri fare ve sıçan populasyonlarının aşırı artışına neden olacak ve ekosistemin işleyişini bozacaktır. Yılanlar bu yüzden kesinlikle öldürülmemelidir.

Yılanlara yönelik korkuların en önemli nedeninin onları tanımamamzla alakalıdır. “İnsan bilmediği şeyden korkar. Yılanları yeterince tanımadığımız ve biyolojileri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığımız için istemeden onlardan korkuyoruz. Yılanları öldürmek yerine onlar hakkında bilgi sahibi olarak ve çevremizi de onlar hakkında bilgilendirip bilinçlendirebiliriz. Unutulmamalıdır ki ülkemizdeki tüm yılan türleri Flora, Fauna Türleri ve Yaban Kuşlarının Korunması Tüzüğü’ne göre koruma altına alınmıştır. Ayrıca öldürülmesi de yasaya göre suçtur ve Gufi öldürmenin asgari ücretin 2 katı kadar cezası da bulunmaktadır.”

YILAN ZEHRİNİN TIP ALANINDA KULLANILMASI

Kaşot, günümüzde tıp alanında Alzheimer gibi birçok sinir sistemine etki eden hastalığın tedavisinde yılan zehrinden faydalanıldığını ifade ederek, “İnsanların faydasına kullanılan zehirli yılanların ne yazık ki insanlar tarafından acımasızca öldürüldüğünü ve bu nedenle de fare ve sıçan gibi türlerin çoğalarak tarımsal üretimi olumsuz şekilde etkilediğine tanık oluyoruz” dedi.  

Yılanların tarıma bu denli faydaları varken ve çiftçilerin vazgeçilmez dostları olmaları gerekirken, ne yazık ki bazı çiftçiler tarafından acımasızca öldürüldüklerini dile getiren Kaşot, “Onlar çiftçilerin düşmanı değil dostudur” vurgusu yaptı.

Kaşot, “Kimyasal zehirler fare ve sıçan populasyonlarının dengelenmesi için kullanılan geçici çözümlerdir ve ekosistem sağlığını da olumsuz etkilemektedirler. En temel çözüm onların doğal avcısı olan yılanların, baykuşların ve tilkilerin yaşamalarına olanak sağlanması ve dengelemeyi onların yapmasıdır” ifadelerini de kullandı.

“EVE YILAN GİRERSE 1190 YABAN HAYAT DESTEK HATTINDA YARDIM İSTEYİN”

Kaşot, evlerde yılan bulunması halinde Taşkent Doğa Parkı bünyesinde faaliyet gösteren Yaban Hayat Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’nden yardım istenebileceğine işaret ederek, şöyle devam etti:

“Bu merkez eve giren yılanları evden alıp tekrar doğaya geri bırakmakta, bu yolla eve giren yılanların öldürülmesinin önüne geçilmektedir. Bu sayede de onlara ikinci bir yaşam şansı tanınmaktadır. Eve yılan girmesi durumunda ücretsiz bir hat olan 1190’ı arayarak kolaylıkla yardım istenabilmektedir.”

KIBRIS HERPTİL ARAŞTIRMA VE GÖZLEM TOPLULUĞU (HERPCYPRIA)

Kaşot, ülkede yılan türlerinin tanıtılması ve korunmasına yönelik yıllardır farklı platformlarda kampanyalar yürütüldüğüne de işaret ederek, “Yaban Hayatımızı Fark Ediyoruz Projesi” kapsamında okullarda yılanlar da olmak üzere birçok yaban hayat türünün anlatıldığı yaban hayat eğitimlerinin de devam ettiğini kaydetti.

Her ilçede binlerce öğrenciye bu eğitimlerin verildiğini ve verilmeye devam edeceğini ifade eden Kaşot, “2021 yılında birçok gönüllüden oluşan ve Çevre Koruma Dairesi işbirliğiyle faaliyetlerine devam eden Kıbrıs Herptil Araştırma ve Gözlem Topluluğu’nu (Herpypria) kurulmuştur. Türlerin araştırılmasına, tanıtılmasına ve korunmasına katkı koymayı amaçlayan topluluk tarafından Çevre Koruma Dairesi işbirliğinde Kuzey Kıbrıs’ın yılan türlerine yönelik bir infografik de hazırlanmıştır. Elde edilen tüm veriler de biyolojik çeşitlilik ağı veri tabanı ile paylaşmaktadır. Bu sayede türlerin dağılış alanlarına bağlı koruma planları hazırlanmasına katkılar sağlamaktadır” dedi.

Editör: TE Bilisim