Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Banu Özen Barut, genetik olarak risk altında olan grupta dahi değiştirilebilir risk faktörlerinin, orta yaştan itibaren kontrol altına alınması ve düzenlenmesinin alzaymır riskini azalttığını bildirdi.
Doç. Dr. Barut, Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastalığın orta ileri yaş döneminde görülen, bilişsel işlevlerde yıkılmaya neden olan ve en sık görülen bunama nedeni olduğunu söyledi.
Alzaymırın sinsi başlayan ve ilerleyici bir sorun olduğunu belirten Barut, en önemli belirtisi olan unutkanlığın yaşla birlikte normal kişilerde de görülebildiği için bunun alzaymır belirtisi olup olmadığının ayrımının yapılması gerektiğini ifade etti.
Barut, alzaymırda görülen unutkanlığın özellikle yakın aile bireylerinin ismini, çok sık kullanılan kelimeleri unutma, eşyalarını kaybetme ve eşyaların daha sonra ilgisiz yerlerden çıkması gibi günlük yaşam aktivitelerini olumsuz düzeyde etkileyecek unutkanlıklar şeklinde olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Hastalar bir konu hakkında konuşup kısa süre sonra aynı konuşmayı hiç olmamış gibi tekrarlayabilir. Hastalar gün içinde karşılaşılan problemleri çözmekte zorlanırlar, eskiden kolaylıkla yapabildikleri yemek yapmak, kitap okumak, araba kullanmak gibi aktivitelerde zorlanma ve bu aktivitelerden elini çekme, zaman ve mekanı karıştırma, olayları değerlendirme ve yargılamada problemler yaşama, duygu durumda dalgalanmalar ve kişilik değişiklikleri, içe kapanma ve sosyal ortamlardan çekilme hastalığın başlangıç döneminde görülebilen belirtilerdir. Hastalığın belirtileri zaman içinde ilerleyerek kişiyi bir bakım verene bağımlı hale getirir. Özellikle ilerleyen evrelerde davranışsal problemler ön plana çıkar hastalarda sinirlilik, ajitasyon, şüphecilik, takıntılı davranışlar, uyku bozuklukları gibi problemlerle bakım verenin yükü de giderek artar. Hastalığın tam bir tedavisi olmasa da bazı medikal ve ilaç dışı yöntemler hastalık belirtilerini tedavi edebilmekte ve bu da hasta ve bakım veren kişinin yaşam kalitesini artırmaktadır."
Son dönemde yapılan araştırmaların özellikle alzaymır olma riskini azaltan yöntemler üzerine odaklandığını dile getiren Doç. Dr. Banu Özen Barut, neden olabilecek risk faktörlerinin değiştirilemeyen ve değiştirilebilir olmak üzere ikiye ayrıldığını kaydetti. Barut, özellikle değiştirilebilir olanların tespit edilip düzenlenmesiyle riskin azalabileceğinin yapılan çalışmalarla desteklendiğine dikkati çekti.
"BAZI İLAÇLAR İLERLEMEYİ YAVAŞLATIYOR"
Değiştirilebilir risk faktörleri arasında diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, metabolik sendrom, obezite, sigara kullanımı, düşük fiziksel aktivite, depresyon, tekrarlayan ciddi kafa travmaları, işitme kaybı, düşük eğitim seviyesi, sosyal etkileşimin düşük olduğu bir yaşamın sayılabildiğini ifade eden Barut, değiştirilemeyen risk faktörlerinin ise yaşlanma, genetik faktörler ve kadın cinsiyet olarak belirlendiğini aktardı.
Barut, "Genetik olarak risk altında olan grupta dahi değiştirilebilir risk faktörlerinin orta yaştan itibaren kontrol altına alınması ve düzenlenmesi alzaymır olma riskini azaltmaktadır. Sonuç olarak fiziksel hareket, sosyal açıdan aktif olmak, stresi azaltmak, sağlıklı beslenme alışkanlıkları, zihinsel fonksiyonları zorlayan aktiviteler ve kaliteli bir uyku alzaymır riskini azaltırken, hastalığın ilerlemesini yavaşlatarak olumlu etkilere neden olmaktadır." diye konuştu. 
Şu anda hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların hastalığın semptomlarındaki ilerlemeyi ve dizabiliteyi bir nebze de olsa yavaşlattığını vurgulayan Barut, şöyle devam etti:
"Özellikle orta ileri evre alzaymır hastalarında ajitasyon, huzursuzluk ve uyku problemleri gibi davranışsal semptomlar bakıcı yükünü oldukça olumsuz olarak etkilemektedir. Bu tarz yakınmaları olan hastalarda öncelikle hastanın huzursuzluğunu artırabilecek açlık, susuzluk, kabızlık, yorgunluk, cilt problemleri sorgulanmalıdır. Hastalar bilişsel fonksiyonlarındaki problemler nedeniyle kendilerini ifade etmekte yeterli olmayabilirler. Hastalar için konforlu bir yaşam alanı sağlanmalıdır. Hasta ile belli konularda inatlaşmak yerine hastanın ilgisini farklı konulara çekmeye çalışmak bu davranışsal problemlerle başa çıkmada faydalı olabilmektedir. Bu hastalara karşı esnek ve sabırlı olmak davranıştan çok hastaların duygularına odaklanmak da çoğu zaman hasta iletişiminde yardımcı olmaktadır. Hastaları fazla uyaran olan ortamlardan uzak tutmak ya da bu tarz aktivitelerden sonra hastaya dinlenmesi için sakin ortamlar oluşturmak da davranış problemlerini azaltabilmektedir. Tüm bu yöntemlere rağmen devam eden davranış problemlerinde ise ilaç tedavileriyle kontrol altına alınabilmektedir."
Barut, "Alzaymırın tedavisi ve oluşma riskini azaltmaya yönelik devam etmekte olan 100'ün üzerinde klinik araştırma bulunmaktadır. Hastalığın oluşumundan sorumlu mekanizmalar, beyinde biriken amyloid proteini ve beyin hücrelerindeki bir proteinin aşırı düzeyde fosforile olmasına bağlı ortaya çıkan nöronal dejenerasyon ve tüm bu mekanizmalar sonucu beyin hücrelerinde enflmasyonun artması olarak özetlenmektedir. Gelecekteki tedaviler bu yollar üzerinden etkili olarak hastalığı tedavi etmeyi amaçlamaktadır." değerlendirmesini yaptı.