Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Grup toplantımızın, ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum. Bereket, rahmet, mağfiret ayı olan Ramazan-ı Şerif'i ve bayramı milletçe hep birlikte huzur içinde idrak ettik. Sözlerime başlarken milletimin, İslam aleminin ve tüm insanlığın geride bıraktığımız Ramazan Bayramı'nı bir kez daha tebrik ediyorum.

Bayramın bereketini aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum. Biz de bayram boyunca 18 ayrı devlet, hükümet başkanıyla görüşerek hem milletimiz adına onların bayramlarını tebrik ettik hem de Gazze başta olmak üzere gündemimizdeki meseleleri ele aldık. Rabbimden millet olarak hepimizi hayırla, sağlıkla huzurla, esenlikle daha nice bayramlara ulaştırmasını niyaz ediyorum.

"Köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu"

Biliyorsunuz bayramdan önce 31 Mart Pazar günü bir demokrasi bayramı olan Mahalli İdareler Seçimleri'ni gerçekleştirdik. Seçimlerin ülkemiz genelinde huzur ve sükunetle icra edilmesinden duyduğum memnuniyeti burada öncelikle ifade etmek istiyorum. Aldığımız güvenlik tedbirleri sayesinde birkaç müessif hadise dışında hamd olsun seçimde herhangi bir asayiş sorunu yaşanmadı. Doğudan batıya, güneyden kuzeye, yurdumuzun dört bir köşesinde vatandaşlarımız sandığa giderek iradelerini özgürce ortaya koydu. Bölücü örgüt yandaşlarının seçmeni baskı altına almaya yönelik faşizan teşebbüsleri de amacına ulaşamadı. Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk gerçekten takdire şayandır.

"Demokrasimizin bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık"

Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nin ülkemize, milletimize ve şehirlerimize bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Seçimlerin demokrasimize yakışır şekilde gerçekleştirilmesini teminen seçim kurullarımıza, kolluk kuvvetlerimize, sağlık personelimize ve sandık görevlilerine buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

Hiç şüphesiz burada en büyük takdiri yol ve dava arkadaşlarım hak ediyor. AK Parti teşkilatları hem kampanya dönemi boyunca hem de sandık günü olağanüstü bir fedakarlıkla çalıştı, mücadele etti, emek verdi. Teşkilat mensuplarımız ramazan ayında iftar programlarıyla, ev ve esnaf buluşmalarıyla, çarşı pazar ziyaretleriyle, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak halkımızla birlikte oldular. 31 Mart seçim sürecinde ulaşılmadık hiç kimseyi bırakmama şiarıyla gece gündüz koşturan genel merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il, ilçe, belde teşkilatlarımıza, belediye başkan adaylarımıza ve aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandıklara titizlikle sahip çıkan müşahitlerimize, partimize, davamıza ve mücadelemize güçlü destek veren her bir kardeşime buradan en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

"Sayın Devlet Bahçeli'ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum"

Rabbime şahsıma böyle vefalı, böyle gayretli ve samimi yol arkadaşları bahşettiği için bir kez daha hamd ediyorum. AK Parti teşkilatlarıyla birlikte 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın, devletimizin güvenliği, milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Buradan Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz MHP'nin genel başkanı sayın Devlet Bahçeli'ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum.

"İttifakımız Türkiye'nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir"

Bir sandık sınavını daha başarıyla veren ittifakımız Türkiye'nin bekasının teminatı olmayı sürdürecektir. Bizim siyasetimizin temel vasfı, demokrasinin mihenk taşı olan sandığın itibarının korunması ve güçlendirilmesidir. Sonuçlardan azade olarak sandığın gücüne güç katan her seçim, Türkiye ve Türk milleti için tarihi bir kazanım demektir. Ülkemiz son 21 yıldır maruz kaldığı tüm vesayet girişimlerinin üstesinden bu anlayışla hareket ettiği için gelebilmiştir. Sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. Bize oy versin veya vermesin sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız.

Milletimizin takdiri ile göreve gelen belediye başkanlarını da ayrıca tebrik ediyor, kendilerine şehirlerimize hizmet yolunda başarılar diliyorum. İktidar olarak milletimizin hayrına yaptıkları işlerde bugüne kadar olduğu gibi belediye başkanlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.

"Şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız"

YSK'nın kesin sonuçları açıklamasının ardından 31 Mart Mahalli İdareler seçim maratonu tamamlanacaktır. YSK, şimdiye kadar 3 ilçe ve 4 belde olmak üzere 7 yerde seçimlerin yenilenmesine karar vermiştir. İnşallah bu yerleşim yerlerinden vatandaşlarımız 2 Haziran Pazar günü bir kez daha sandık başına gidecek, tercihlerini yapacaklardır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak şimdiden bu seçimlere hazırlanacağız.

"Son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim"

31 Mart seçim sonuçları birçok zaviyeden kapsamlı değerlendirmeyi hak ediyor. Bu seçimlerin ilk göze çarpan özelliği katılım seviyesinin maalesef düşüklüğüdür. Yüzde 78 katılım oranıyla 31 Mart seçimleri, son 20 yıldaki en düşük katılımlı yerel seçim olarak kayıtlara geçmiştir. Bunun sebepleri üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve duracağız. 2019 yerel seçimlerine kıyasla yaklaşık 7 puanlık gerilemenin üzerinde diğer siyasi partilerin de durması gerektiğine inanıyoruz. Geçersiz oylar da eklendiğinde yaklaşık 16 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımamıştır. Katılım oranının düşüklüğü partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detaylarına kadar analiz ediyoruz.

"Cumhur İttifakı toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğu üstlenmiştir"

31 Mart seçimleri yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı'nın üstünlüğüyle sonuçlanmıştır. Bu seçimlerde milletimiz 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti'ye vermiştir. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP de 8 il, 113 ilçe ve 96 belde belediyesi kazanmıştır. Böylece Cumhur İttifakı 12'si büyükşehir, 20'si il, 459'u ilçe, 265'i belde olmak üzere toplam 756 belediyeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye'deki 1400 belediyenin yarıdan fazlası, yüzde 54,3'ü önümüzdeki 5 yıl süresince Cumhur İttifakı tarafından yönetilecektir. Buradan bir kez daha Cumhur İttifakı'nın gerçek belediyecilik vizyonunu tercih eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.

"Hatay'ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum"

Tabii burada Hatay'a özel bir parantez açmak durumundayım. Biliyorsunuz Hatay, 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehrimiz oldu. Hatay'la aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleriyle Hatay, kendi üzerinden oynanan bu kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Cumhur İttifakı'na ve AK Parti'ye duydukları güven dolayısıyla Hatay'ımıza ve Hataylı vatandaşlarıma özellikle teşekkür ediyorum. Ancak ana muhalefet partisinin Hatay'ın iradesini gasp etme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. YSK'nın baskı altına alınması dahil her yol denenmiş, ölülere oy kullandırıldığı gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP'nin milli irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK, bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur.

"Şehirlerimize layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacağız"

Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz. Bunun yanında bize güvenen diğer şehirlerimize layık olabilmek için her zamankinden daha fazla çalışacağız. Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: AK Parti olarak 21 yıllık iktidarlarımız boyunca yatırım yaparken, eser üretirken, insanımızın yaşadığı yerlere hizmet götürürken bugüne kadar seçim sonuçlarını önümüze almadık, almayız. İnşallah bundan sonra da farkımızı yine eserlerimizle, icraatlarımızla, hayata geçirdiğimiz projelerimizle göstereceğiz. Özellikle depremzede şehirlerimizin süratle, yeniden ayağa kaldırılması gündemimizin ilk sırasında yer almayı sürdürecektir.

"Sandık günü siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günüdür"

Milletimiz bize sadece şehirlerini yönetme değil, aynı zamanda pek çok yerde kendi adına başkalarını denetleme görevi de tevdi etmiştir. Belediyelerimizin belediye meclislerinde bize denetim yetkisi verdiği illerde bu görevimizi en güzel şekilde yerine getireceğiz. Şehirlerimizin kaynaklarının terör örgütlerine, reklam ajanslarına, tufeylilere değil, orada yaşayan insanlarımıza harcanmasını temin için gereken her şeyi yapacağız.

Bölücü terör örgütünün şehirlerimize ve vatandaşlarımıza tekrar musallat olmasına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz. Değerli milletvekili arkadaşlarım, sandık günü siyasetçinin ve siyasi partilerin karne günüdür. 31 Mart tarihinde milletimiz tüm siyasi partilerin mahalli idarelerdeki son 5 yıllık karnesini kendilerine takdim etmiştir. Seçim sonuçlarından herkes kendisine göre dersler çıkaracak, elbette kendi iç muhasebesini yapacaktır.

"Birileri kendince Türkiye'de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor"

Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Adeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar. Birileri kendilerince yerel iktidar, merkezi iktidar diye Türkiye'de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, demlendikleri ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, tam bir hayalden ibarettir. 81 ilimizde tek bir iktidar vardır. O da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir.

Dün 16'ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Siyasetin ve ülkenin gündeminin içi boş tartışmalarla meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. Biz Türkiye'ye ve milletimize daha iyi hizmet edebilmek adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın derdindeyiz. Burada şu hususun altını çizmek isterim. Demokrasi öncelikle halkın iradesini kabullenmek, milletin takdirine boyun eğmek, milletin tercihi ile zıtlaşmamak demektir.

Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek, tabiri yerindeyse kırk dereden su getirerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin sandıkta verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamız, tüm boyutlarıyla objektif olarak bizim değerlendirmemiz gerekiyor. Hiçbir komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak, gerektiğinde canı pahasına bizim yanımızda duran aziz milletimize karşı görevimizdir.

"Milletimiz bizden cesur biz öz eleştiri yapmamızı istemiştir"

Şurası tartışmasız bir gerçektir ki milletimiz bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.

AK Parti'nin ayırıcı vasfı kendi doğru ve yanlışlarını analiz edebilen, kendi yaptıklarını ve yapamadıklarını doğru değerlendirebilen bir parti olmasıdır. Milletin talepleri ve tenkitleri doğrultusunda kendi bünyemizde gerekli değişimi gerçekleştirecek, daha da güçlenmiş, kuvvet ve enerji toplamış bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Aslımıza, köklerimize, iradesiyle ve desteğiyle bizi bu makamlara taşıyan aziz milletimize, bizi var eden ilkelerimize çok daha sıkı sarılacağız. Şunun da bilinmesini isterim. Bizim lügatimizde böbürlenme yoktur. Millete tepeden bakma, milletle arasına duvarlar örme, mesafe koyma asla ve asla yoktur.

Her zaman söylüyorum. Biz bu milletin ta kendisiyiz. Biz, siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, kültür ve unvan dağıtmak için de yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz bu makamlarda milletimize ve Türkiye'ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bulunmadan muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz.

Bize destek olanlarla birlikte sandığa gitmeyenlerin, gidip farklı tercihlerde bulunan vatandaşlarımızın mesajlarını en doğru şekilde okuyacak, değerlendirecek, gelecek dönemdeki yol haritamızı belirlerken bunlardan muhakkak istifade edeceğiz. Ama bu süreci partimizin geleneklerine, davamızın prensiplerine uygun şekilde yürüteceğiz. Partimizin tökezlemesini bekleyen rakiplerimizi asla sevindirmeyeceğiz. Küçük hesaplar ve küçük tuzaklar peşinde koşanların sinsi oyunlarına gelmeyeceğiz. Başarımızı başarımız, üzüntümüzü üzüntümüz gören dünyanın dört bir yanındaki mazlumları hayal kırıklığına asla uğratmayacağız. Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası haline getireceğiz.

"AK Parti bu ülkenin umudu olmayı sürdürecektir"

Kim ne derse desin AK Parti bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı, kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu olmayı sürdürecektir. Allah'ın izni, aziz milletimizin takdiri ile daha nice yıllar boyunca Türkiye için çalışmaya, eser ve hizmet üretmeye, evlatlarımızın hayalini gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bundan hiçbir yol ve dava arkadaşımın, partimize gönül veren hiçbir teşkilat mensubumuzun şüphe duymamasını istiyorum.

"Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık"

AK Parti'nin uzun ve kutlu yürüyüşünü tarif ederken büyük ozanımız Aşık Veysel'in şu dizelerini sıkça kullandık: Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece.

Yine Türkçenin en büyük şairi Yunus Emre diyor ki: Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm.

AK Parti'yi değerlendirirken nereden geldiğini ve hangi istikamete ilerlediğini bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız. Kutlu bir hareket, uzun bir yürüyüş, sabırlı bir mücadele, 14 Ağustos 2001'de AK Parti olarak görünmüştür. Biz nevzuhur bir hareket değiliz, biz partilerden bir parti değiliz, biz bugünlere bir anda gelmedik. Bu hareketin, bu partinin temelinde ismi bilinen ya da bilinmeyen yüzlerce, binlerce fedakarın, cefakarın, kahramanın emeği var, alın teri var. Biz dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik, yürümüyoruz. Bu geldiğimiz noktaya düşe kalka geldik. Biz bu noktaya yenilgi yenilgi büyüyerek geldik. Baskılar gördük, zulümlere maruz kaldık, işkencelerden geçtik, hapislerde yattık, darbeler yedik, partilerimiz kapatıldı, yasaklandık, kovulduk, ötelendik, haksızlığa, hukuksuzluğa, zorbalığa uğradı. Ancak hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, sabrımızı kaybetmedik, asla ve asla yılgınlığa kapılmadık.

İman varsa imkan var dedik, Allah büyüktür dedik, en hüzünlü anlarımızda Allah'ın yardımı yakındır dedik. Her seferinde düştüğümüz yerden doğrulduk, kalktık ve yolumuza kararlılıkla devam ettik.

"Bunlar AK Parti'nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar"

Şimdi bakıyorum AK Parti'nin son yerel seçimde aldığı oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor, bir taraf olumsuz karamsar bir tablo çiziyor, teşkilatlarımızın moralini bozmaya yönelik bir kampanya yürütüyor. Şunu çok net ifade etmek isterim. Bunlar AK Parti'nin nasıl bir parti olduğunu anlamamışlar. Bunlar, nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar. Şunu herkes görsün ve bilsin. Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez, bitmeyecektir. Biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz üye sayısı itibarıyla Türkiye'nin en büyük partisiyiz. Her alanda muazzam bilgi birikimine, tecrübeye sahibiz. Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz, gerekeni yaparız. Arızaları düzeltir, eksikleri giderir tekrar yola koyuluruz.

MİT'ten Irak'ta nokta operasyon MİT'ten Irak'ta nokta operasyon

"Başkaları ne yaparlarsa yapsın biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız"

Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız. Bu seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek AK Parti'yi yıpratmaya, AK Parti'nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi biliyoruz, gayet iyi görüyoruz. Eleştiri tamam, özeleştiri tamam ama AK Parti'yi özellikle fedakarlık abidesi olan AK Parti teşkilatını eleştiri ya da özeleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyiz.  Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından AK Parti'ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz. Milletimiz dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyacımız yok. Partimizin ilgili kurulları her türlü detayı değerlendiriyor. Buradan muhalefete de ekmek çıkmaz.

AK Parti üzerinden kendilerine şahsi ikbal devşirme emelleri olanlara da ekmek çıkmaz. Bakanlarımız, siz değerli milletvekillerimiz, bütün teşkilatımız bugünden itibaren hep birlikte halkımızın içine gireceğiz, başımız dik, özgüvenimiz yüksek, umudumuz tam bir biçimde milletimize hizmeti sürdüreceğiz.

Başkaları ne yaparlarsa yapsın biz işimize bakacağız, önümüze bakacağız, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu nasıl gerçekleştiririz buna bakacağız. Menzile kilitlenmiş ok misali hedeflerimize odaklanacağız. Çok açık söylüyorum bu harekette şımarıklık olmaz, bu harekette milletten, milletin değerlerinden, milletin ahvalinden, milletin gündeminden kopma asla olmaz.

Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki 4 yıl içinde enflasyonla mücadelemizi inşallah zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız.

"Bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur"

Hiç kimse ne şahsımın ne bu kadronun Filistin hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Milli Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayı millîye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz ama Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar er ya da geç rezil olacak, nasıl bir haksızlık yaptıklarını görecekler.

Aynı zamanda bu harekette yeise yer yoktur, bu harekette umutsuzluğa asla yer yoktur. Bu hareket korkakların omuzlayacağı bir hareket değildir. Muhasebemizi yapar, hatalarla aramıza mesafeyi koyar, nerede kalmıştık der, kaldığımız yerden yolumuza daha güçlü şekilde revan oluruz. Sandıktan çıkan mesajlar ve yaptığımız değerlendirmeler ışığında gerekli adımları atmaya başlıyoruz.

"Bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz"

Bundan sadece 10 ay önce 28 Mayıs'ta milletimiz bize bir yetki verdi. Önümüzdeki 4 yıl boyunca milletin verdiği bu yetkiyi, milletin emanetini, milletin yüklediği mesuliyeti omuzlarımızda dirayetle taşıyacağız. Milletimizin bizden ve hükümetimizden beklentilerini çok iyi biliyoruz. Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki 4 yıl içinde enflasyonla mücadelemizi inşallah zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyecek, içeride ve dışarıda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hale getireceğiz. Türkiye'nin güvenliğini ilgilendiren meselelerde geri adım atmadan haklarımızın peşinde koşacağız. Bununla kalmayacak, geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da bölgemizin, dünyanın barışı için katkı sunmayı sürdüreceğiz.

"Bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur"

Şimdi burada bir hususu özellikle dikkatlerinize sunmak isterim. Terör devleti İsrail, 7 Ekim'den bu yana hem Gazze'de hem Batı Şeria'da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail, batıdan aldığı koşulsuz destekle büyük bir şımarıklık, büyük bir pervasızlık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Şimdi seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların üzülerek söylemeliyim ki bazı çevrelerde karşılık bulduğunu hatta bize karşı kullanıldığını da gördük.

Birileri yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinden bizi, partimizi, hükümetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri halde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular. Bakınız bunu gerçekten söylemek istemezdim, bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse ne şahsımın ne de bu kutlu kadronun Filistin meselesindeki sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir.

Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Biz birileri gibi Filistin'in yerini, Gazze'de yaşanan zulmü, Filistinli kardeşlerimize yönelik işgal ve katliam politikasını 7 Ekim'de öğrenmedik. Yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her bir safhasında Filistin'i kutlu bir emanet gibi daima yüreğimizde taşıdık. Bu hareket, bu parti, dğer bir çok ilkenin yanında Filistin davasını sorgusuz, sualsiz, şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir. Şunu da belirtmek durumundayım biz Filistin davasını sadece savunmuş değil, bu uğurda çok ağır bedeller de ödemiş bir hareketiz, böyle bir kadroyuz.

"Dünyada hiç kimse konuşamazken biz çıktık Hamas bir terör örgütü değil dedik"

Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyi dertleşeceğiz, konuşacağız. Unutmayın 12 Eylül darbesi, Konya'daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi Sincan'daki Kudüs gecesinin ardından geldi. Unutmayın MİT'e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, Siyonizm'in uşağı vatan haini FETÖ tarafından bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı. Bakınız biz bundan 15 yıl önce kimse cesaret edemezken şu anda sözde partileri olanlar da dahil Davos'ta katillerin yüzüne açık yüreklikle 'One Minute' dedik. Dünyada hiç kimse konuşamazken biz çıktık Hamas bir terör örgütü değil, bir direniş grubudur dedik.

Birleşmiş Milletler kürsüsünden son 70 yılda İsrail'in Filistin'in topraklarını nasıl adım adım işgal ettiğini haritalarıyla ortaya koyduk. En zor zamanlarında Filistinli kardeşlerimizin her bakımdan yanında olduk. Elimizdeki tüm imkanları Filistin için, Gazzeli mazlumlar için seferber ettik.

"Milli Mücadele sırasında Türkiye'deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur"

Burada çok açık ve net söylüyorum: Milli Mücadele sırasında Türkiye'deki Kuvayımilliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyoruz. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine, ne darbe girişimlerinize, ne ekonomik saldırılarınıza, ne de algı operasyonlarınıza boyun eğeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi, Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz. 14 bin çocuğu öldürdüler, 14 bin çocuk... Bunlar Hitler'i çoktan geçtiler. 14 bin masum çocuğun ölümünü görmeyip, 'Hamas terör örgütüdür' diyerek İsrail'in gözüne girmeye, İsrail'e yaranmaya çalışanlara inat, biz Filistin'in bağımsızlık mücadelesini her şartta, her koşulda cesaretle savunacağız. Kardeşlerim şunu unutmayın; biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz, biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir. Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz. Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar, er ya da geç mahcup olacaklar, rezil olacak, tarih önünde nasıl bir haksızlık yaptıklarını göreceklerdir.

Gazze'yi, tüm Filistin'i, Filistin'in şanlı istiklal direnişini gönülden selamlıyorum. 7 Ekim'den beri şehit düşen Filistin'in kahraman evlatlarını rahmetle yad ediyorum.

8'inci Cumhurbaşkanı, milletin adamı, icraatları ve hizmetleriyle insanımızın gönlünde taht kurmuş Turgut Özal'ın vefatının 31'inci yıldönümü. Vefatının senei devriyesinde rahmetli Özal'ı bir kez daha minnetle, şükranla, özlemle yad ediyorum. Rahmetli Özal'ın 'çağ atlayan Türkiye' diyerek açtığı yoldan giderek, ülkemize ve milletimize tarihi başarıları yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Rabbim kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum.

Editör: Kıbrıs Genç Tv