Haberin vidosu için tıklayın

Başbakan Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti KKTC’ye desteğini ve işbirliğini sürdürdüğü sürece KKTC'nin güçleneceğini ve halkın refahının artacağını belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ersin Tatar’ın görüşmesinin ardından gerçekleştirilen Türkiye - KKTC heyetleri arası toplantı tamamlandı. Toplantı sonrasında Erdoğan ile Tatar ortak basın toplantısı düzenledi. 

Basın toplantısını heyetlerarası yemekli toplantıya katılan Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, TC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ile Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu da izledi.

"KKTC'NİN MARKA DEĞERİNE DEĞER KATILDI..."

Başbakan Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenlenen ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, Ankara'da ağırlamaktan ve Erdoğan'ın KKTC'ye destek konuşmalarının kendilerini memnun ettiğini söyledi. 

Tatar, heyetiyle birlikte Ankara'ya geldiğini, gün boyu temaslarda bulunduklarını hatırlattı. 

Türkiye Cumhuriyeti KKTC’ye desteğini ve işbirliğini sürdürdüğü sürece KKTC'nin güçleneceğini ve halkın refahının artacağını vurgulayan Tatar, gelişen turizm ve yüksek eğitim yanında su projesi ile de KKTC’nin marka değerine değer katıldığını söyledi.  

Anavatan Türkiye’ye  teşekkür eden Tatar, su projesi ile birlikte zirai amaçlı suyun Arazilere dağıtılmasıyla tarımsal faaliyetlerin önemli derecede artacağını kaydetti. 

Başbakan Tatar, Türkiye Cumhuriyetinin Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz'de hak ve çıkarlarını korumak için attığı adımların önemine de vurgu yaparak, Kıbrıs'ta iki eşit halkın olduğunu kaydetti ve Kıbrıs Türk halkının arkasında Türkiye oluğu sürece Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını sonuna kadar koruyacaklarını belirtti. 

Kıbrıs'ta yeni bir Müzakere süreci konusunda dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Tatar, Federal çözüm zemininin Crans Montana'da geride kaldığını, müzakerelere kaldığı yerden değil, sonuç odaklı, sonuç alıcı bir noktadan başlamak istediklerini söyledi. 

Kıbrıs Türk halkının her zaman barış ve anlaşmadan yana olduğunu, ancak Türkiye Cumhuriyetinin garantörlüğünün her zaman öncelikleri olduğunu belirten Tatar, Türkiye’nin bundan sonraki bir  anlaşmada da garantörlüğünün devam etmesi gerektiğini belirtti. 

"Garantörlüğün modası geçti" iddiasına katılmadığını, garantörlük için AB içinde veya farklı şekilde başka formüller arandığını fakat Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyetinin garantörlüğü konusunda ısrarlı olduğunu ifade eden Tatar, Ankara'da ağırlamaktan Gurur ve şeref duyduklarını söyledi ve Türkiye Cumhuriyetine her zaman güvendiklerini ve güvenmeye devam edeceklerini kaydetti. 

Tatar, Kıbrıs Türk halkının beklentisinin hak ve çıkarlarının korunması ve KKTC'nin her açıdan daha da güçlenmesi olduğunu belirterek, "Birlikte daha da güçlü hale geleceğiz. Kıbrıs Türk halkı Türkiye Cumhuriyetinin kararlılığından memnun ve mutludur. Amacımız ülkede refahı yükseltmektir, daha üretken bir yapı geliştirerek milli geliri artırmak için çalışıyoruz. Ankara'dan çok mutlu ayrılıyoruz. Bir kez daha Şükran ve memnuniyetlerimizi iletiyorum" diye konuştu. 

Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesinin oradaki soydaşlara yapılan kanlı saldırılar sebebiyle olduğunu anımsatan Recep Tayyip Erdoğan ise , şunları kaydetti:

"Dün Kıbrıs Türklerinin kanını akıtarak Ada'yı ele geçirmeye çalışanlar, bugün de siyasi ve ekonomik saldırılarla aynı amacın peşindeler. Avrupa Birliği'nin, Ada sorununu çözme konusundaki Birleşmiş Milletler ve uluslararası topluma verdiği sözlerin hiçbirini tutmayan Rum kesiminin yanında yer alması kendi ayıbıdır. Özellikle Kofi Annan döneminde atılan adımlar ve bu adımlar karşısında yine ne yazık ki Rumların tutumları sebebiyle bir referanduma gidilmesi ve bu referandum neticesinde Kıbrıs Türklerinin sözünde durması, Rumların ise sözünde durmaması ama buna karşılık maalesef Güney Avrupa Birliği'ne alınmış, Kuzey ise dışlanmıştır."

Mali noktada verilen sözlerin de tutulmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"O gün bugün aynı durum devam etmektedir. Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama sebebiyle ülkemize ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yönelik sözde tedbirler açıklayan Avrupa Birliği, bu tavrıyla bize değil kendisine zarar veriyor. Türkiye, Kıbrıs meselesi ile Ada ile derin tarihi bağları yanında buradaki üç garantör ülkeden biridir. Üç garantör ülkeden biri olması hasebiyle de söz hakkı vardır. Hiç söz hakkı olmayanların kalkıp da burada tasarrufta bulunmaya yönelmesi bizi pek de ilgilendirmez. Bu arama çalışmalarına bizler şu anda aynı kararlılıkla devam ediyoruz, devam edeceğiz.

Bütün bunlar ortadayken maalesef buradaki en çılgın yaklaşım, kendilerini resmen tanımadığımız için Kıbrıs Rum kesiminin tek muhatabı, Ada'daki sorunu müzakere ettikleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Avrupa Birliği bu meseleye müdahale tarzıyla Ada'da eşitliği değil eşitsizliği, hakkaniyeti değil haksızlığı, barışı değil zulmü savunan bir konuma düştü. Maalesef Avrupa Birliği'nin ve uluslararası toplumun attığı her adım, Kıbrıs Rumlarını çözüm değil çözümsüzlük yolunda cesaretlendirmektedir. Bu süreçte asıl önemli olan Kıbrıs Türklerinin kendi içlerindeki birliği, beraberliği, dayanışmayı güçlü tutmasıdır."

"GEREKEN CEVAPLARI VERMEKTEN ÇEKİNMEYECEĞİZ"

Kıbrıs Rum kesiminin samimi ve gerçekçi bir uzlaşma zeminine gelirse Ada'da herkesin beklediği çözüm yolunun açılacağını vurgulayan Erdoğan, "İşte güne gelene kadar Türkiye olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte her alanda kendi yol haritamıza uygun adımlar atmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan projelerin hayata geçirilemeyeceğine işaret eden Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizin bu konudaki kararlılığını sınamak isteyenler, şu ana kadar gerekli dersleri almış olmalılar. Şayet yaşananlardan hala ders almayanlar varsa onlara da gereken cevapları vermekten çekinmeyeceğimizin bilinmesini isterim." şeklinde konuştu.


"EN KÜÇÜK BİR ŞÜPHE DUYMUYORUM"

"Rum tarafının ve arkasında yer alan kesimlerin oyunları artık hepimizin malumudur." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki hiçbir yöneticinin ve hiçbir Kıbrıs Türkü'nün bu oyunlara gelmeyeceğine inanıyorum. Sayın Başbakan ve heyetiyle bugün yaptığımız görüşmede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yönetiminin bu konudaki dirayetini ve kararlılığını görmekten memnuniyet duydum. Aynı dirayetli ve milli yaklaşımın ülkenin diğer yönetim kademelerinde de hakim olduğundan en küçük bir şüphe duymuyorum. Kıbrıslı kardeşlerimizle birlikte Doğu Akdeniz'de başlattığımız hidrokarbon arama faaliyetlerini halen 2 sondaj ve 2 sismik araştırma gemisiyle yürütüyoruz. Tabii bu gemilerimizin faaliyetlerini güvenle yürütebilmeleri için Deniz ve Hava Kuvvetlerimizin unsurları da görev başındadır."

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de haksız, adaletsiz bir yaklaşıma asla müsaade etmeyeceğinin altını çizen Erdoğan, bölgede hak ve iddia sahibi diğer tüm ülkelerle de doğrudan veya dolaylı yakın ilişki içinde olduklarını söyledi.

 "DEMEK Kİ TÜRK BAYRAĞINI BU DA TANIMIYOR"

Kıta sahanlığını koruma ve Kıbrıs Türklerinin üzerinde hakkı olan hidrokarbon kaynaklarına sahip çıkma konusundaki çabalarını meşruiyet sınırları içinde sürdürdüklerini bildiren Recep Tayyip Erdoğan, "Rum kesiminin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımayan tavrı, ortada tarihiyle, coğrafyasıyla, nüfusuyla, kültürüyle, siyasi ekonomik haklarıyla bir toplum ve bir devlet olduğu gerçeğini değiştirmiyor." dedi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Tabii şunu da üzülerek söylüyorum, ülkemizde ana muhalefet partisinin başındaki zat maalesef oradaki Silahlı Kuvvetlerimize ait gemilerimizi, bunun yanında sondaj ve sismik araştırma yapan gemilerimizi herhalde başka yabancı düşman bayraklarla karıştırmak suretiyle bizim orada bulunmadığımızı söyleyecek kadar gözü var ama görmüyor. Amerika oradaymış, Fransa oradaymış, Katar oradaymış, şu oradaymış, bu oradaymış ama olmayan tek olmayan ülke Türkiye'ymiş. Her şeyden önce kendisini bir gözden geçirmesi lazım ve orada bulunan Silahlı Kuvvetlerimize ait fırkateynlerimizden tutunuz, oradaki 2 sondaj gemimiz, devasa ay yıldızlarla süslü olan sondaj gemilerimiz, sismik araştırma gemilerimizi tanımasını istiyorum.

Demek ki Türk bayrağını bu da tanımıyor. Ama sana da bunu tanıtacağız. İstesen de istemesen de tanıtacağız. Biz orada bu çalışmalarımızı yürütüyoruz, yürütmeye de devam edeceğiz. Çünkü milli davamız olarak gördüğümüz Kıbrıs meselesinin peşini, oradaki kardeşlerimizin güvenliğinden başlayarak, siyasi ve ekonomik hakları tamamen kendilerine teslim edilene kadar bırakmayacağız. Taşınmaz Mal Komisyonu çalışmalarından Maraş'ın yeniden iskana açılmasına kadar her meseleyi bu anlayışla yakından takip ediyoruz."

Editör: TE Bilisim