Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı İnşaat Planlama Dairesi, İnşaat Encümeni, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği ve KTMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Girne Karakum bölgesinde devam eden okul inşaatındaki çökme ile ilgili incelemeleri ve tespitleri hakkında ortak açıklama yaparak, değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı aracılığıyla yapılan ortak yazılı açıklamada, inşaatın; kurulan kalıp sisteminin üzerinde yaklaşık 500 ton yük olduğu ve düşeyde uygulanan yükü taşıyamayarak bir veya birden çok ekli kalıp direğinin göçmesiyle domino etkisiyle yıkıldığı değerlendirmesi yapıldı.
Yapımı devam eden Püsküllü Anaokulu binası inşaatında beton plaka dökümü sırasında yaşanan kalıp çökme kazası ile ilgili olarak Planlama İnşaat Dairesi, İnşaat Encümeni, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği ve KTMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından ortak bir çalışma grubu kurularak, yerinde tespitler yapıldığı, konunun tüm boyutu ile değerlendirildiği kaydedilen açıklamada, okul yapımının ihale süreci ile ilgili şu bilgiler paylaşıldı:
“Söz konusu Püsküllü Anaokulu Projesi, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı tarafından hizmet alımı olarak yaptırılmış ve vize alınarak ihale dosyası hazırlanmıştır.
Proje, ağustos ayında Merkezi İhale Komisyonu tarafından açık usül olarak ihale edilmiş ve ekonomik açıdan en avantajlı teklif sunan yüklenici firmaya verilmiştir. Yüklenici firma hem Müteahhitler Birliğine, hem de İnşaat Encümenine kayıtlı ve söz konusu işi yapabilecek sınıf karnesine sahip bir firmadır.
Birden farklı ve tek katlı 8 bloktan oluşan okulun yapımına 7 Ekim 2019 tarihinde başlanmıştır.
Gelinen süreçte, karkas inşaatın yaklaşık yüzde 75’lik bölümü tamamlanmış, geriye kalan kısmın tamamlanması aşamasında bir iş kazası yaşanmıştır.
Söz konusu inşaat, Planlama ve İnşaat Dairesinde görev yapan teknik elemanlar tarafından düzenli şekilde, kontrol edilmektedir. Yapılan kontrollükler İdare ile de paylaşılmaktadır.”
Ortak açıklamada iş kazasıyla ilgili teknik değerlendirme ile ilgili de şu ifadelere yer verildi:
“Kazanın gerçekleştiği plakanın yaklaşık 5,25 m. yükseklikte olduğu, plaka için kurulan kalıp sisteminin iskele kalıp sistemi olmadığı ve direklerin bir birine dikine şekilde, arasına ahşap ızgara yapılarak eklenerek kurulduğu gözlemlenmiştir.
Kurulan kalıp sisteminin üzerinde yaklaşık 500 ton yük olduğu ve düşeyde uygulanan yükü taşıyamayarak bir veya birden çok ek’li kalıp direğinin göçmesiyle domino etkisiyle yıkıldığı görülmüştür.”
Kaza sonrası İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) uygulamaları ve mevzuat incelemeleriyle ilgili de şu bilgiler paylaşıldı:
“Olay yerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Çalışma Dairesi müfettişleri bizzat inceleme yapmıştır.
Kazanın hemen sonrasında, Çalışma Dairesi müfettişlerinin talimatları doğrultusunda hareket edilmiş ve Müfettişlerinin talimatlarına uygun olarak, gerekli tüm önlemler, ilgili şirket tarafından alınmıştır.
Şantiyede kazanın gerçekleştiği bölümde, gerekli tedbirler uygulanarak temizliğin yapılması amacıyla özel izin verilmiştir.
Söz konusu kazanın gerçekleştiği bölüm; gerekli güvenlik tedbirlerinin alınarak temizlenene kadar, geçici olarak inşaat faaliyetlerine kapatılmıştır.
Şantiyenin diğer bölümlerinde çalışma devam etmektedir.”
Açıklamada, bu süreç sonrasında, son birkaç yıl içerisinde yaşanan benzer olaylardan edinilen tecrübe ve İnşaat Mühendisleri Odası arşivinde bulunan teknik raporlar doğrultusunda, gerçekleşen kalıp göçmelerinin benzer sebeplerden olduğu dolayısıyla, inşaatlarda uygulanan yapı tiplerinin seneler içinde değiştiği, geniş açıklılar ve kalın döşemelerin yer aldığı projelerin hayata geçirildiği belirtilerek, gelinen nokta ile ilgili şu ifadelere yer verildi:
“Kat yüksekliği 4.00 metrenin üzerinde olan döşemelerde, plaka kalıplarında, iskele kalıp sistemlerinin uygulanmasına geçilmesi ve bu konunun zorunlu olarak uygulanması için gerekli tedbirlerin alınması,
Uygulanacak iskele kalıp sistemlerinin proje ve şartnameler içerisinde açık olarak yer verilmesinin gerektiği,
İhale edilecek işlerde, kalıp sistemlerinin ihale dokümanlarında belirtilmesine ihtiyaç duyulduğu tespiti yapılmıştır.
Bunlara ek olarak, ihale edilen işlerde verilen yapım sürelerinin gözden geçirilmesine ve bitiş tarihlerinin belli gün ve tarihler yerine, güvenli yapım süreçleri göz önüne alınarak belirlenmesine karar verilmiştir.”
Açıklamada, iş sağlığı ve güvenliği ile denetimle ilgili de şu değerlendirmeler paylaşıldı:
“17 Aralık 2019 tarihinden sonra yürürlüğe girecek olan 676-2019 sayılı “İnşaat İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü” hükümleri çerçevesinde gelişerek güncellenen iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili, gerekli tüm önlemlerin alınmasına yönelik tüm paydaşların bilgilendirilmesinin önemi,
Söz konusu tüzük hükümleri çerçevesinde, gerekli tüm önlemlerin alınmasının özellikle hazırlanacak ihale dokümanlarına yansıtılarak, (müteahhit bünyesinde değil, bağımsız olarak) gerekli bütçelerin oluşturulmasına imkân sağlanmasının gerekliliği,Tüm bunlara ek olarak, özellikle yapım işlerinin kontrol edilmesi ile ilgili;
Yapı denetiminin zorunlu olmasına imkân sağlayabilecek yasal mevzuatların ivedi olarak hayata geçirilmesinin önemi,
Kamu binalarının kontrolünü yapan, Planlama ve İnşaat Dairesinin teknik kadrosunun güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğu,
İnşaat malzemeleri standardının oluşturulması ve denetlenmesinin yasal mevzuatlara dönüştürülmesi gerekliliğine ihtiyaç duyulduğu tüm taraflarca değerlendirilmiştir.”