Amerikalıların, Doğu Akdeniz’deki gerilimin aşılması hedefiyle, enerji konusunda iki toplumlu düzeyde görüşme prosedürüne atıf yapan ve Kıbrıs sorununda anlaşmaya varılmasından önce uzlaşı hedefleyen fikirler geliştirmekte olduğu haber verildi.
Fileleftheros’un “ABD Gazı ‘Paylaştırıyor’… ‘Gerilimin Düşürülmesi’ için Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar Arasında Görüşmeye Dair Fikirler Çalışılıyor” başlığıyla manşete çektiği habere göre, iyi bilgili kaynaklar, bu aşamada bu fikirlerin tepki ölçmeyi amaçladığına işaret ettiler.
Formülün esin babaları, ‘Kıbrıslı Türkler bekleyemez, zaten bu aşamada Kıbrıs sorununun çözüm perspektifi görünmüyor’ vurgusu yapıyorlar. Bu mantıkta, iki tarafça zaman içerisinde sunulmuş fikirlerin değerlendirilmesi gereğine göndermede bulunarak, iki toplum arasında enerji konularında diyalog başlasın önerisi yapılıyor.
Gazete, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Temmuz 2019’da Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nda hazırlanan, TPAO aracılığıyla masaya Türkiye’yi de koyan, doğal gazın müşterek yönetilmesi için iki toplumlu komite kurulmasına dair bir öneri sunduğunu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in bu öneriye bir “non-paper” (belge olmayan belge) sunarak cevap verdiğini hatırlattı.
Haberde; ABD’nin, Exxon Mobil şirketi aracılığıyla çıkarı bulunan Doğu Akdeniz bölgesindeki gerilimin aşılmasını istediğine işaret edildi ve bütün bunların, Ankara-Washington arasında yeniden yakınlaşma hareketleri kaydediliyorken cereyan etmekte olduğuna dikkat çekildi.
Gazete, “Amerikan yaklaşımları gerçekleşir ve doğal gaz konusunda görüşmeler başlarsa, Kıbrıs sorunu müzakereleriyle aynı akıbete uğrayabilir” vurgusu yaptı, şunları ekledi: “Uzun sürer, çıkmazlara uğrar ve siyasi sorunu da (Kıbrıs sorunu) rayından çıkarır. Yani, Kıbrıs sorununun ve anlaşma görüşmelerinin sonu olur. Doğal gazın, Kıbrıs sorununun çözümünden önce müşterek yönetilmesi görüşülmezse Türklerin çözüm için teşviki olmaz.”  
Başka pratik ve özlü meseleler de bulunduğuna işaret eden gazete, Türkiye’nin, Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge”yi (MEB)  tanımadığını, bölgenin yüzde 44’ünü kendisine ait gördüğünü, geri kalanını Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların görüşmesini kabul ettiğini yazdı, şunları da ekledi:
“Lefkoşa tarafından kabul edilemeyecek böyle bir fikrin benimsenmesi özde Kıbrıs sorununu hurdaya çıkarırken enerji başlığını da iki toplumlu mesele haline getirecek. Ya Kıbrıs Cumhuriyeti? Sahte devletle eşitlenmezse,  rolü olmayacak. Böyle bir fikrin,  ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin enerji programlarını etkisizleştirmek veya önce Kıbrıslı Türkler aracılığıyla bir parçası olmak isteyen Türkiye’nin işine geleceği açıktır.”
TEK SORUN TÜRKİYE DEĞİL, “RUM MEB’İ”Nİ BÜYÜK GÜÇLER DE SORGULUYOR”
Haftalık Simerini Rum yönetiminin, tek yanlı ilan ettiği MEB konusunda tek sorununun Türkiye olmadığına, ABD, Rusya ve İngiltere gibi büyük güçlerin de Rum “MEB”ini sorgulamakta olduğuna dikkat çekti.
Haberi; “ABD, Rusya ve İngiltere MEB’imizi Sorguluyor” başlıkla aktaran gazete, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün 6 Mayıs 2019 tarihli “Birleşik Devletler Türkiye’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölge olarak talep ettiği bir bölgede sondajlara başlama niyeti ilan etmesinden endişe duyuyor” açıklamasını öne çıkardı.
Gazete, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB olarak talep ettiği bölge” ifadesinin altını çizerek, bu cümleden anlaşılanı, “yani kendisine ait değil, talep ediyor”  şeklinde izah etti. ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Judith Garber’in de 26 Nisan 2020’de Fileleftheros’a verdiği mülakatta, “Kıbrıs’ın MEB olarak talep ettiği bölge” ifadesini kullandığını hatırlattı, şunları ekledi:
“ABD, MEB’in Kıbrıs’a ait olduğunu da, kendisinin ve Türkiye’nin taraf olmadığı Deniz Hukuku’nu da sorguluyor.”
Haberde, Rusya’nın da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri ile ilgili açıklamalarında, doğrudan “suçlu” ismi vermeyip müphem bıraktığına işaret edilerek, Rusya’nın da Rum Yönetimi’nin MEB’ini sorgulamakta olduğuna işaret edildi. Buna örnek olarak Rusya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Stanislav Osatchiy’in 10 Mayıs 2020’de Fileleftheros’a verdiği mülakatta  kullandığı şu ifadeyi hatırlattı:
“Rusya, bu kadar hassas bir bölgede (Doğu Akdeniz) artan bir kriz perspektifinden endişe etmemezlik yapamaz. Kıbrıs MEB’i etrafında durumun yakıcılaşması çok tehlikelidir ve olumsuz etkileri vardır. İtidal, mantık, siyasi akıl ve ortaya çıkan tartışmalı meselelerin diyalog ve uluslararası hukuk çerçevesi içerisinde karşılıklı kabul edilir kararlarla halledilmesi çağrısı yapıyoruz.”
Gazete, Osatchiy’in 23 Şubat 2020’de de yine Fileleftheros’ta yayımlanan mülakatında kullandığı; “Bütün tarafları bölgede istikrarsızlığı gündeme getirebilecek ve kriz ihtimalini artıracak eylemlerden kaçınmaya çağırıyoruz” sözünü de hatırlattı.
Simerini; “Amerikalılardan ve Ruslardan daha beteri İngilizler” vurgusu yaparak, “İngiltere Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konularından Sorumlu Bakan Alan Duncan’ın 11 Mayıs 2019’da  “Birleşik Krallık, BM Uluslararası Deniz Hukuku uyarınca, egemenliği tartışmalı olan herhangi bir bölgede araştırma sondajı yapılmaması gerektiği görüşündedir” sözünü hatırlattı.
Devamla İngiliz Yüksek Komiseri Steeven Lillie 4 Haziran 2019’da Kraliçe Elizabeth’in doğum günü için düzenlenen resepsiyonda, ülkesinin Akdeniz’deki gelişmeleri kaygıyla izlediğine işaret ederek, “Anlaşmazlıklar askerî şiddet veya mecbur bırakılarak değil diyalogla, Uluslararası Hukuk’a göre çözülür. Türkiye’yi bu bölgede sondaj yapmamaya çağırdık” dediğini hatırlattı.
ENİ AYRILMIYOR
Öte yandan Alithia, İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun, Meclis Dışişleri Komitesi’nde yaptığı konuşmada, “ENI şirketinin, orada kalmak için yasal izni olduğu sürece Kıbrıs kara sularından ayrılması söz konusu değil. Şu anda pandemi nedeniyle sondaj faaliyeti yürütülmüyor ancak en kısa zamanda yeniden başlayacağını umuyoruz” dediğini aktardı.

Editör: TE Bilisim