Haftalık Kathimerini, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC ile ilişkilerini özerkleştirmeleri yönünde BM ve AB nezdinde çalışmalar yaptığına, KKTC’nin BM ile askerî statü anlaşması -Status of Forces Agreement (SOFA)- yapma talebinin de Erdoğan’ın çabasıyla aynı zamana denk geldiğine dikkat çekti.

Haberi “BM’nin Müsamahası ile Kıbrıs Sorununa Son Nokta… Erdoğan Sahte Devletin BM ve AB İle ‘İlişkilerinin Özerkleştirilmesi’ İçin Baskı Yapıyor” başlığıyla aktaran gazete, edindiği bilgilere dayanarak Ankara’nın KKTC ile ilişkilerin özerkleştirilmesi konusunu AB’ye de götürerek Brüksel’deki önemli çevrelere niyetinin, KKTC’nin varlığını sonsuza kadar (once and for all) sağlamlaştırmak olduğunu açıkça beyan ettiğini yazdı.

Gazete edindiği bilgilere dayanarak bunun, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) mührünü taşıyan kararlı bir prosedür olduğunu belirten Türkiye hükümetinin, KKTC-AB ilişkilerinin özerkleşmeye başlaması gerektiği ve Brüksel’in Kıbrıslı Türklerle ilgili anlaşmaları Kıbrıslı Türkleri bypass ederek Rum yönetimi üzerinden yapmasının anlamsızlığını vurguladığına dikkat çekti.

Bu hareketin Kıbrıs sorunu ajandasında değişiklik demek olduğunu ve KKTC’nin BM ile Status of Forces Agreement (SOFA) anlaşması imzalama talebinin Türkiye’nin bu çabaları ile aynı zamanda gerçekleşmesinin tesadüf olmadığını belirten gazete, BM’nin KKTC’nin talebine yazılı cevap/taahhüt isteğini, yerine getirmek için pratik bir çözüm arayışında olduğunu vurguladı.

Gazeteye göre BM’nin aramakta olduğu pratik çözüm, KKTC ile mektup teatisini de gündeme getirebilir. Rum yönetimi açısından önemli olan, bu konjonktürde, BM’nin KKTC’nin SOFA anlaşması yapılması talep yazısını teslim almış, görüşmekte ve KKTC’nin talebini yerine getirmek için pratik çözümler arıyor olmasıdır.

Gazete BM’nin bu şekilde bir yandan KKTC’de beklenti yaratmakta diğer yandan da “BM Barış Gücü ile iletişime geçerek KKTC’nin BM’ye ilettiği talebin, pratik çözüm aransa da, en azından KKTC’nin talep ettiği şekilde yerine getirilmeyeceğine dair çelişkili teyitler almak zorunda kalan” Rum yönetiminin “elini böğründe bırakmış” olduğuna dikkat çekti.

Gazete devamla KKTC’den SOFA imzalama talep yazısını, kabul etmeyip anında geri göndermek yerine kabul etmesinin ve yerine getirmek için pratik çözümler arıyor olmasının “BM’nin niyetlerinin ardında gölge bıraktığı” yorumunu yaptı.

BM Barış Gücü Sözcüsü Alim Sıddık’ın ‘bize herhangi resmî bir bilgilendirme yapılmamış olmasına rağmen Kıbrıs Türk tarafınca kısa süre önce BM merkezine sunulan talepten haberdarız’ açıklamasının BM’nin “niyetlerinin arkasındaki gölgeyi büyüttüğü” öne sürülen haberde, “diğer bir deyişle BM, sahte devletin talebini teslim alarak ve yerine getirmek için pratik çözüm arayarak resmileştirdi” ifadesini kullandı.

Gazete, sözünü ettiği “gölgeye” BM Genel Sekreteri’nin son iki raporunda iki bölgeli iki toplumlu federasyon ifadesine yer vermemesi de eklendiğinde, siyasi eşitleme politikasının sonucunu Rum tarafı açısından çok olumsuzlaştırdığına işaret etti.

Türk tarafının KKTC’nin varlığının sağlamlaştırılması çabalarına Teknik Komiteler aracılığıyla da hizmet edildiği görüşü ortaya konulan habere göre “halen özerkleştirilmiş olan komiteler, Kıbrıs müzakereleri olmadığı halde faaliyet göstererek müzakere prosedürünün yerine geçmekle kalmayıp -Antonio Guterres’in, iki toplum ifadesi yerine iki taraf ifadesini kullanarak, bu iş birliğinin mülteciler meselesine de genişlemesini önerdiği raporunda işaret ettiği gibi- Ada’daki iki ayrı varlık arasındaki iş birliği modeli olma eğiliminde.”

-“İki Şahin”

Fileleftheros ise ilgili haberinin “Ankara Atina ve İşgal Bölgelerine İki ‘Şahin’ Yerleştirdi” başlığıyla ayırdığı bölümünde Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın Atina Büyükelçiliği'ne atadığı Çağatay Erciyes’i, Lefkoşa Büyükelçiliği'ne atadığı Metin Feyzioğlu’nu “şahin” diye niteledi. Gazete, Maraş ve Mavi Vatan uzmanı olduklarını vurguladığı bu atamaların, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a karşı “niyetinin göstergesi olduğunu” öne sürdü.

Editör: TE Bilisim