Rum Yönetimi Başkanı Nicos Anastasiades, Türkiye’nin Fatih isimli sondaj gemisinin Güney Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (MEB) bulunmasının sadece Uluslararası Hukukun küstah bir ihlali değil aynı zamanda "Kıbrıs Cumhuriyeti"’nin egemenlik haklarıyla yarışma girişimi olduğuna dikkati çekti.
 
Anastasiades, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’ndeki "yasadışı ve kışkırtıcı" faaliyetlerine karşı bir dizi diplomatik ve yasal tedbirler aldığını bildirdi.
 
Bu tedbirlerin Türkiye’nin sondaj girişimlerine katılmayı isteyen birçok şirketin projeden geri çekilmesine neden olduğuna işaret eden Rum Lider şöyle devam etti:
 
“Bu şirketler Türkiye’yle yanlış temelde Türk MEB için anlaşmalar imzaladılar ancak gerçeği anlayınca geri çekildiler.”
 
“Sonuç olarak şu an için Türkiye gerekli uzmanlığın eksikliğini duyuyor. Ama gelecekte bu uzmanlığı elde edip sondajlarda ilerlemesi göz ardı edilemez.”
 
“Uluslararası toplumun güçlü desteği, üçlü müttefiklikle çoğalan Kıbrıs’ın diplomatik başkenti ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin enerji planlarını uygulamasının engellenmemesi Kıbrıs’ın Türkiye’nin kışkırtıcı duruşunun karşılığı olan unsurlardır.”
 
Kıbrıs’ın enerji planlarıyla ilgili olarak da Anastasiades, bu planların Avrupa Birliği’nin enerji güvenliğinin önemli bir yönünü temsil ettiğini, Fransız enerji şirketi TOTAL’ın, Kıbrıs’ın MEB’nde İtalyan şirketi ENI’nin de lisansı olduğu blokların hepsinde varlığını artıracağını belirtti.
 
Rum Lider, Kıbrıs’ın Fransa’yla savunma konularında Güney Kıbrıs’ın güvenliğinin güçlendirilmesini amaçlayan askeri işbirliğini artırdığına da dikkat çekti.
 
East Med boru hattıyla ilgili olarak da Nicos Anastasiades, bunun Avrupa’nın enerji güvenliği için önemli bir proje olduğunu, tüm ilgili tarafların ilgili çalışma tamamlanır tamamlanmaz hükümetler arası bir anlaşmaya hazır olacağını kaydetti.
 
Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunacak diyaloğun yeniden başlatılmasının, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının bu yönde samimi istek belirtmemeleri durumunda gerçekçi olamayacağının altını çizen Anastasiades, “Şu an Türkiye’nin bu diyaloğa katılmaya hazır olmadığını gözlemliyoruz. Bizim açımızdan bir diyaloğa katılma kararlılığımızı, hazırlık aşamasında Cenevre ve Crans Montana’da karşı karşıya kaldığımız aynı engellerle karşı karşıya kalmak istemediğimizi BM Genel Sekreteri’ne ilettim” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim