HP Genel Başkanı Kudret Özersay, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Ali Bizden'in Türkiye'ye giriş yapmasına izin verilmemesi olayına tepki gösterdi.

Özersay şunları kaydetti:

"Her devlet kendi ulusal güvenlik tanımı, algısı çerçevesinde bazı yabancıların ülkesine girişine izin vermeyebilir, bu isimleri stop-list’e dahil edip ülkeye girişini engelleyebilir. Geçmişte görevde olduğumuz dönemde yurt dışından dönüşlerinde Türkiye üzerinden transit geçiş yapacak olan ya da Türkiye’ye giriş yapan bazı akademisyenlerin Türkiye’de sorgulanmak üzere gözaltına alındıkları, haklarında soruşturma başlatıldığı örnekler yaşadık. O dönemde Bakanlık olarak Türkiye’nin ilgili şehrinde konsolos olan arkadaşlarımızla temasa geçerek vatandaşlarımıza yardımcı olmaya, durumu öğrenmeye ve vatandaşlarımızı da bilgilendirmeye çalıştık.

Dün akşam geçmişte Cumhurbaşkanlığında iletişim sorumlusu olarak görevli olan Ali Bizden’in Türkiye’ye alınmamasıyla ilgili olarak yaşananlar ertesinde KKTC Dışişleri Bakanlığı Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle temasa geçip bunun sebebini öğrenmeye ve vatandaşımıza yardımcı olmaya çalıştı mı bilmiyorum ama bunun yapılması gerekirdi.

Türkiye’ye giriş izni verilmeme nedeni nedir henüz bilmiyoruz ancak iddia edildiği gibi önceki görevi ya da siyasi görüşü nedeniyle bu muamele ile karşı karşıya kalmışsa bu uygulama demokrasi açısından doğru değildir. Geçmiş yıllarda KKTC’den siyasilerin Türkiye’deki siyasi iktidarı ya da Türkiye’nin politikalarını eleştirmeleri nedeniyle Türk pasaportlarının iptal edildiği kötü ve kırıcı örnekler yaşadık. Özker Hoca böyle bir muameleye maruz kalmıştı. Eğer buna Türkiye’deki siyasi iktidarları eleştiriyor diye Türkiye’ye girişlerini yasaklama uygulaması ekleniyorsa gidişat demokrasiyi ve Türkiye ile olan ilişkileri önemseyen herkesi rahatsız eder, etmelidir.

Türkiye’nin pek çok KKTC vatandaşı açısından ulaşımda dünyaya açılan pencere olduğu, bize uygulanan seyahat kısıtlamalarını aşmamıza yardımcı olduğu dikkate alındığında günün birinde bir başka vatandaşımızın da başına bu ve buna benzer şeylerin gelmeyeceği ne malum? O halde hükümet edenler ve

Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle sadece bu olay özelinde değil genel anlamda bu konularla ilgili oturup konuşmalı KKTC vatandaşlarının hangi sebeple Türkiye’ye girişinin engellendiği ya da kimlerin girişinin engellendiği noktasını açıklığa kavuşturmalıdır. Aksi halde şeffaf olmayan bu ve benzeri süreçler iddialarla yoğrulmuş bulanık sulara dönüşür ve iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni GÜVENSİZLİKLERİ tetikler.

Kıbrıs Türkünü endişelendirecek, kaygılandıracak bu uygulamalar yerine güven verecek şeffaf ilişkilere ihtiyacımız var. Umarım hükümet ve Cumhurbaşkanı bu konunun aydınlığa kavuşması için tez zamanda adım atar ve umarım kimse bu yaşananları siyasi olarak istismar etmeye, bunun üzerinden yeni gerginlikler yaratmaya kalkışmaz."

ÖZYİĞİT

Konuyla ilgili tepkisini sosyal medya hesabından ortaya koyan TDP Genel Başkanı Cemal Öyiğit ise şunları dile getirdi:

"4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın basın sorumlusu olarak görev yapan Ali Bizden ‘in dün gece Sabiha Gökçen Havaalanı’nda Türkiye’ye girişi engellenerek, telefonuna ve parasına el konuldu. Hakkında hiçbir yargı kararı bulunmayan birisine yapılan bu uygulama müdahale, baskı, tehdit ve anti-demokratik uygulamaların sürdüğünün en son kanıtıdır.

Bu yapılanlar sadece Sn. Akıncı’nın yakın çalışma arkadaşlarına yönelik değil, bilinsin ki tüm Kıbrıs Türk halkına yöneliktir. Bu tür uygulamaların iki ülke arasındaki ilişkileri germekten başka bir işe yaramadığı da tecrübeyle sabittir.

Şu çok iyi bilinsin ki, insan haklarına, ifade özgürlüğüne ve en önemlisi kendi irademize sahip çıkma, kendi kendimizi yönetme mücadelemiz, bu tür uygulamalarla sindirilemeyecek kadar güçlüdür ve her şeye rağmen kararlılıkla sürecektir.

Hükümet (eğer varsa) konuyla ilgili gerekli girişimleri yaparak vatandaşlarını bu tür uygulamalara maruz kalmaktan kurtarmalıdır.

Ve Sn. Tatar kendi insanınıza yönelik bu uygulamalara daha ne kadar sessiz kalacaksınız. Sizin tuttuğunuz yol bu olabilir ama biliniz ki bu yol Kıbrıs Türk halkının yolu değildir. Müdahaleyle, tehditle, baskıyla ve anti-demokratik uygulamalarla dolu bu yol yürünecek değil, utanılacak bir yoldur."

Editör: TE Bilisim