Türkiye’de gerçekleştirilmek istenen darbe girişiminin yıldönümü olan 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçiliğinde basın toplantısı düzenlendi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri basın toplantısında yaptığı konuşmada, 20’ye yakın ülkeden,110 “örgüt mensubu”nun Türkiye’ye iade edildiğini söyledi, “Bunların çoğu kendilerini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kendilerini gizleyen kişilerdi” dedi.

Büyükelçi Başçeri, basın toplantısında şunları kaydetti:

"Bugün, 15 Temmuz “Demokrasi ve Milli Birlik Günü”’nün üçüncü yıldönümü.

Bu amaçla gerçekleştireceğimiz etkinliklerimiz hakkında bilgi paylaşmak ve üzerinden üç yıl geçen, Türkiye’nin maruz kaldığı en kanlı terör saldırısı niteliğindeki 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından özellikle Türkiye dışındaki faaliyetler hakkında konuşmak üzere sizlerle bir araya geldik.

251 vatandaşımızın şehit olduğu, iki binden fazla vatandaşımızın yaralandığı saldırıyı gerçekleştirenlerin sergilediği vahşetin ve hainliğin benzeri tarihimizde yaşanmamıştır.

Bu vesileyle aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaslı ailelerine bir kere daha sabırlar temenni ediyor, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum

Hepimizin hatırlayacağı gibi Meclisimiz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT Başkanlığı, Gölbaşındaki Polis Özel Harekât Merkezi, Emniyet binalarımız bombalanmış, sivil halkın üzerine tanklar sürülmüş, havadan bombalar yağdırılmış ve helikopterlerden ateş açılmıştı.

FETÖ terör örgütünün devletimize yönelik oluşturduğu büyük tehdidin bertaraf edilmesinde en büyük pay, kendi iradesi üzerinde bir güç tanımadığını, devletini ve demokratik kazanımlarını korumak için hayatını vermeye hazır olduğunu ortaya koyan Türk halkına aittir.

82 milyon vatan evladı 15 Temmuz 2016’da olduğu gibi bundan sonra da vatanın istikbaline göz dikenlere asla müsaade etmeyecektir.

Zira bugün geçtiğimiz yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladığı gibi hem derin kederi hem de büyük bir gururu aynı anda yüreğimizde hissediyoruz. Bir taraftan 251 vatandaşımızı bir gecede kaybetmenin hüznünü tekrar yaşarken, diğer taraftan da dünyada eşine az rastlanır bir direnişe imza atmanın gururunu yaşıyoruz.

Silah ve bomba seslerinin gecenin karanlığını deldiği o gece Türk milleti cesareti, dirayeti ve mücadelesiyle Anadolu topraklarında Çanakkale ruhunun, Kuvayı Milliye şuurunun halen diri olduğunu ispat etmiştir.

Bizim görevimizde bu gerçeğin unutulmaması ve her daim hatırlanmasını sağlamaktır.

Değerli Basın mensupları,

Geçtiğimiz üç yıl içerisinde, devletimizin temel önceliklerinden biri yurt içinde ve yurt dışında FETÖ’yle mücadele olmuştur.

Yurt içinde, öncelikle 15 Temmuz sorumlularının, hukukun üstünlüğü ilkesi temelinde, adalet önünde hesap vermeleri sağlanmıştır. FETÖ’nün devlet kurumları içerisindeki örgütsel yapılanması deşifre edilerek mensupları hakkında idari ve adli süreçler başlatılmıştır. Nihai tahlilde, örgütün “paralel devlet yapılanması” çökertilmiştir.

Ayrıca, FETÖ’nün devlet kurumları dışındaki eğitim, medya, bankacılık sektörü ve ekonominin tüm alanlarına yayılan paravan oluşumları da ortadan kaldırılmıştır.

Bu süreçte, FETÖ önemli dönüşüm yaşamıştır. Türkiye’deki ana omurgasını kaybeden örgüt, yurtdışı yapılanmasıyla ayakta kalmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye dışındaki FETÖ yapılarıyla mücadele daha büyük önem kazanmıştır.

FETÖ, faaliyet gösterdiği diğer ülkeler bakımından da bir güvenlik riski yaratmaktadır.

1990’lardan itibaren yayıldığı ülkelerde FETÖ, Türkiye’dekine benzer yapılanmalar oluşturmuştur. Bulunduğu ülkelerin kanunlarını ihlal etmekten çekinmeksizin kendisine siyasi ve ekonomik nüfuz alanları yaratmayı amaçlamış ve adeta bir istihbarat örgütü gibi çalışmıştır.

Diğer taraftan, FETÖ terör örgütünün yurtdışındaki hareket alanının daraltılması, mensuplarının adaletten kaçması ve para transferlerinin engellenmesi amacıyla idari tedbirler alınmış ve adli süreçler yürütülmüştür.

Buna göre, FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasının önde gelen elebaşlarına yönelik Türkiye’de açılan soruşturmalar kapsamında, ilgili şahısların bulunduğu ülkelere iade taleplerimiz iletilmiştir. Çok sayıda örgüt mensubunun ülkemize getirilmesi sağlanmıştır.

İlaveten, FETÖ’ye karşı adımların eğitim alanında mağduriyet yaratmasını engellemek amacıyla, Maarif Vakfı dünya çapında faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye Maarif Vakfı (TMV) 18 ülkede FETÖ iltisaklı okulları devralmıştır. 36 ülkede FETÖ iltisaklı okul ve dil kursları sonlandırılmıştır.

FETÖ ile mücadelede gelinen aşamada, herşeyden önce FETÖ’nün kendisini lanse etme çalıştığı gibi eğitim ve hayır işleriyle uğraşan toplumsal hareket olmadığı, aksine siyasi ve ekonomik emelleri bulunan karanlık ve sinsi bir örgüt olduğu uluslararası planda yavaş da olsa anlaşılmaya başlanmıştır. Yabancı kamuoylarında örgütün niteliğine dair belirgin bir farkındalık oluşmuştur. Çeşitli ülkeler ve uluslararası örgütler, FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan etmişlerdir.

KKTC de dahil olmak üzere diğer ülkelerde FETÖ’ye karşı oluşan farkındalık, sözkonusu ülkeler tarafından bu unsurların faaliyetlerinin yakından izlenmesi ve soruşturulması sonucunu da doğurmuştur.

Çeşitli ülkelerde FETÖ iltisaklı oluşumların giriştikleri gayri kanuni işlemler ortaya çıkartılmıştır. Örgüt mensupları sınırdışı edilmiştir.

Bu çabalarımız yurtdışındaki örgüt üyeleri üzerindeki baskıyı arttırmış, örgütün yurtdışı yapılanmasında ve manevra alanında da ciddi bir daralma yaşanmıştır.

Türkiye’nin yanısıra başta Afrika olmak üzere faaliyet gösterdikleri birçok ülkeden kaçışlar yoğunlaşmıştır.

FETÖ’nün küresel ağında gözle görülür bir bozulma yaşanırken, örgüt, basını ve lobi imkânlarını kullanarak asılsız haberler üzerinden mağduriyet hikâyesi yaratmaya, medyada tekrar görünür olmaya, Türkiye’ye düşman çevrelerle işbirliğini güçlendirmeye gayret etmektedir.

FETÖ’nün yurtdışındaki yapılanmasına yönelik çabalarımız uzun soluklu bir mücadeledir.

Ülkemiz bu doğrultudaki çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir."

Editör: TE Bilisim