DAÜ-SEN, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu, egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye dayanan çözüm önerisini destekleyen bildiri yayımlayan 21 üniversitenin rektör veya rektör temsilcilerini eleştirdi.

Bildiriyi  Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın “siyasi pozisyonuna destek” olarak niteleyen  DAÜ-SEN, “21 rektör 21 kişiyi temsil eder” dedi.

DAÜ-SEN, “rektörlerin, toplumsal bir tartışmaya ve ayrışmaya neden olacak böylesi bir adım atmasının sorumluluktan uzak bir davranış” olduğunu savunarak, “Ada’nın ve bölgenin ihtiyaç duyduğu çözüm, barış ve istikrar ortamıdır” ifadelerini kullandı.

DAÜ-SEN yazılı açıklamasında, üniversitelerin ve rektörlerinin görevinin; “sağlıklı tartışmalara zemin hazırlayarak bilimsel metinler, yaklaşımlar üreterek topluma ve insanlığa ışık tutmak” olduğunu kaydetti.

Rektörlerin görevinin, “tarihsel süreçleri yanlı değerlendiren, uluslararası ilişkiler ve siyaset biliminden uzak bir siyasî metnin altına imza atmak olmadığını” belirten sendika, şunları kaydetti:

“Demokratik ve özerk üniversite yolunda büyük mücadelelerle eşsiz bir yol katetmiş DAÜ'nün Rektörü olarak, senato veya Üniversite Yönetim Kurulu gibi hiçbir kurulda konuyu tartışmadan böylesi bir siyasî metne emrivaki veya gönüllü olarak imza atmak ise rektörlük yaptığı kurumun geleneklerine ve teamüllerine aykırı davranmaktır. Sayın Cumhurbaşkanı bir siyasî kişilik ve makam olarak siyasi pozisyonunu müzakere masasına elbette taşıyacaktır.

Ancak bu pozisyonun rektörlerin, aslında faydasız, desteğine ihtiyacı yoktur. Aksine böylesi bir tavır tüm kurum ve kuruluşların, Cumhurbaşkanlığının müzakere pozisyonunu tartışmasına neden olacak bir adım olarak ortaya çıkacaktır. Rektörlerin toplumsal bir tartışmaya ve ayrışmaya neden olacak böylesi bir adım atması sorumluluktan uzak bir davranıştır.

DAÜ-SEN, Ada’nın ve bölgenin ihtiyaç duyduğu şeyin çözüm, barış ve istikrar ortamı olduğunu düşünmektedir. Tüm süreçlerin ve atılacak tüm adımların toplumsal bütünlüğü sağlayacak, çözüm, barış ve istikrar ortamının oluşmasına katkı koyacak nitelikte olmasını diliyoruz. Bizlerin görevi siyasi reçeteler yazmak veya yazılmış siyasi reçetelerin altında imzacı olmak değil, çözüm,  barış ve istikrar ortamının oluşmasına katkıda bulunmaktır.

Benzer davranışı mensubu olduğumuz üniversitenin Rektörlüğünden de görmek en doğal beklentimizdir. Ancak ortaya çıkan sonuç üniversitemiz adına büyük bir hayal kırıklığı olmuştur.

Böylesi tutumların önümüzdeki süreçte DAÜ ve diğer üniversitelerde tekrarlanmaması umudumuzdur.

Diğer bir yandan tüm toplumu kucaklaması gereken Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın toplumu bölen ve cepheleştiren tavırlara başvurması ise bir başka üzücü noktadır. Bu tür yaklaşımlarla toplum lideri olunamaz.”