Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Uzmanı, Sağlık Bakanlığı Eğitim Hemşiresi, Uzman İlk Yardım Eğitimcisi Filiz Uzun ilk yardım bilmenin bir hayatı kurtarmaya yardımcı olabileceğine işaret ederek, herkesin ilk yardım öğrenebileceğine vurgu yaptı.

“Öğrenmek isteyen herkes ilk yardımı öğrenebilir. Uygulamalar da oldukça basittir” diyen Uzun, bazen sadece baş-boyuna yapılacak bir pozisyon hareketi ile ya da ağız içinde dönmüş bir dili düzelterek bir insanın nefes almasının sağlanabileceğine işaret etti.

“Örneğin bir arter kanamasında (atardamar kanaması) ya da kişinin nefes alamadığında, dakikalar değil saniyeler bile önemlidir. Böyle bir durumda ortamda ilk yardım eğitimi almış birinin olması durumu değiştirebilir ve sağlıkçılar (112) gelene kadar hasta/yaralı hayatta tutulabilir” diyen Uzun öte yandan bilgi sahibi olmadan müdahale edenlerin ciddi hatalar yapabildiğini kaydetti.

Filiz Uzun TAK muhabirinin sorularını yanıtladı.

“ÖĞRENMEK İSTEYEN HERKES ÖĞRENEBİLİR”

Uzun zamandır ilk yardım eğitmenliği yapan Filiz Uzun bunun sanıldığı kadar zor bir eğitim olmadığını vurguladı:

“Öğrenmek isteyen herkes öğrenebilir. Uygulamalar da oldukça basittir. Bazen sadece baş-boyuna yapılacak bir pozisyon hareketi ile ya da ağız içinde dönmüş bir dili düzelterek bir insanın nefes almasını sağlayabilirsiniz. Bazı uygulamaları yapabilmek için çok güçlü olmaya da gerek yoktur. Teknik bilerek, bilgi ve vücut kaslarınızı doğru kullanarak birçok uygulamayı kolaylıkla yapabilirsiniz. İlk yardım bilmek paniğin de azalmasına sebep olur çünkü en önemli hatalar panik ve ne yapacağını bilmemekten kaynaklanmaktadır”

“DAKİKALAR DEĞİL SANİYELER BİLE ÖNEMLİDİR”

İlk yardım bilmenin önemli olduğunu anlatan Uzun dakikalar hatta saniyelerin bile önemli olduğu durumlara şöyle işaret etti:

“Dünya Sağlık örgütü (WHO) tarafından ilk yardım, ‘Kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda (yanık, boğulma, kalp krizi, epilepsi, bayılma vs.) sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek için olay yerinde, tıbbi araç gereç kullanmadan, ilk yardım eğitimi almış kişiler tarafından yapılan ilaçsız uygulamalar’ olarak tanımlanmıştır. Tanımda da belirtildiği üzere ilk yardımcıların sağlık camiasından olması gerekmez. Acil müdahale gereken bir durumda 112’nin aranması ve doğru adrese sağlıkçıların gelmesi zaman alabilir. Bu da ciddi yaralanma yaşayan ya da nefessiz kalan biri için çok geç olabilir. Örneğin bir arter kanamasında (atardamar kanaması) ya da kişi nefes alamadığında, dakikalar değil saniyeler bile önemlidir. Böyle bir durumda ortamda ilk yardım eğitimi almış birinin olması durumu değiştirebilir ve sağlıkçılar (112) gelene kadar hasta/yaralı hayatta tutulabilir.

“İSTEDİĞİNİZ KADAR İYİ YÜZÜCÜ OLUN BOĞULAN KİŞİYİ DENİZDEN DIŞARIYA ÇIKARTMAK KOLAY DEĞİLDİR”

Son günlerde yaşanan denizde boğulma olaylarında da ilk yardım önemli… Filiz uzun bu gibi durumlarda yapılması gereken müdahaleyi şöyle anlattı:

“Denizde boğulmalarda ilk yapılması gereken şey boğulan kişiyi denizden dışarıya çıkarmaktır. Bu durum profesyonel bir iştir. İstediğiniz kadar iyi yüzücü olunuz boğulan kişiyi denizden dışarıya çıkartmak kolay değildir özellikle boğulan kişi panik halde ise… Profesyonel cankurtaran değilseniz bir simit, bot veya ip kullanarak kişiyi dışarıya çıkartabilirsiniz.

İlk yardım; boğulan kişi su dışına çıkartıldıktan sonra başlar. Öncelikle nefes kontrolü yapılır hala nefes varsa koma pozisyonu verilerek 112’nin gelmesi beklenir. Nefes gitmişse önce nefesle başlanarak Temel Yaşam desteğine başlanır. Nefesin durmasının nedeni boğulma olduğundan uygulamaya 2 nefesle başlanır. Ardından 30 kalp basısı ve tekrar 2 nefes şeklinde CPR (Kardiyo Pulmoner Resüsitasyon) işlemi devam eder. Hasta kendine gelene kadar, ilk yardımcı yorulana kadar ve 112 gelene kadar bu uygulamaya devam edilir.

“TATLI SUDA BOĞULMALARDA ORGANLARDA HASAR DAHA ÇOK GÖRÜLÜR”

Tatlı suda boğulmalarda; kana karışan su hücrelerin parçalanmasına sebep olur. Bu nedenle de organlarda hasar kalma durumu daha çok görülür. Denizde boğulmalarda kandaki su akciğerlere geçer ve kanın akıcılığı azalır. Bu nedenle dolaşım bozulur, kalp ve akciğerlerin çalışması durur. Denizdeki vakalarda tatlı suda olanlara kıyasla kalıcı hasarlar da daha az görülmektedir. Ancak hemen o an ilk yardım yapıldığında her ikisinde de hasar kalması engellenebilir.

Yaz aylarında boğulmaları ve bu nedenle ölümleri önlemek için diğer önerim ise şudur; Dört bir tarafı denizle kaplı bir adada yaşıyoruz ve yaz mevsimi çok uzun süren deniz ve havuz mevsimi de hayli uzun olan bir ülkeyiz. Bu nedenle nüfus arttıkça da denizde ve havuzda boğulmalar artacaktır. Boğulmalardan dolayı ölümleri önlemek için her bölgede botlarla dolaşan cankurtaranlar olmalıdır. Her plajda da cankurtaran bulundurulmalıdır. Sahil güvenlik gibi belli aralarla kıyı şeridinde dolaşan cankurtaranlar olmalıdır. İlk yardım eğitiminden geçmiş cankurtaranlar her bölgede her sahilde görevlendirilmelidir. Bu görev bence belediyelere ait olmalıdır. Özellikle kıyı şeride bulunan belediyeler sorumlu tutulmalıdır”

“KRAMP GİREN AYAK, BİLEKTEN AŞAĞI YUKARI DOĞRU HAREKET ETTİRİLMELİ”

Peki denizde kramp girmesi durumunda ya da fenalaşmaya başladığını hissettiğinde kişi ne yapabilir?

“Kramp genellikle sıcak ve kas yorgunluğa bağlı görülmektedir. Denizde yüzerken daha çok bacak kaslarında görülür ki bu kaslar yüzerken en çok kullanılan kaslardır.  Kramp; kasın gevşeyememe durumudur. Paniğe kapılmadan, kramp girmeyen ayağın yardımıyla kramp giren ayak, bilekten aşağı yukarı doğru hareket ettirilmelidir. Bu hareket, önce, kaval kemiğinin önünde bulunan açıcı kasları, ardından kramp giren ayağın arkasında bulunan kasların gevşemesini sağlayacaktır.  Eğer gevşeme olmamışsa diğer bacağını kullanarak sakince kıyıya çıkması ya da bağırarak yardım istemesi gerekmektedir.  Eğer kaslarında kramp sık yaşayan biri ise denizde derine girmemesini, yalnız başına denize açılmamasını ya da can simidi, can yeleği ile yüzmesini önerebiliriz”

“DENİZANASI ISIRMASINDA SICAK UYGULAMA YAPILMALI”

Son günlerde denizanası vakalarıyla da karşılaşılıyor böyle bir durumda ne yapılmalı?

“Hayvan ısırıklarında ilk yardım uygulaması soğuk uygulamadır. Ancak deniz canlılarının ısırıklarında özellikle deniz anası soğuk suda yaşadıklarından soğuk uygulama bu tür canlıların zehirleri için etkili değildir. Bu nedenle deniz hayvanlarının ısırması durumunda sıcak uygulama yapılmaktadır. Ancak sıcak uygulama uzun sürmemelidir.  15-20 dakika yeterlidir. Isırılan kişinin hızlıca hastaneye götürülmesi gerekmektedir”

“YILAN YA DA BÖCEK ISIRMASINDA SOĞUK UYGULAMA…”

Yaz aylarında karşılaşılan ilk yardım gerektiren durumlardan bir diğeri ise yılan ya da böcek ısırmaları…

Uzun bu tür durumlarda soğuk uygulamanın en etkili ilk yardım uygulaması olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

“Bir diğer uygulama ise ısırılan bölgenin bir üst tarafındaki damarın üstüne elle bası uygulayarak kan dolaşımının yavaşlatılmasıdır. Yine burada da kan akımı tamamen engellenmemelidir. Bir ip ya da ince bir şey ile bölge bağlanmaz Yılan sokmalarında yılanın zehirli olması halinde anaflaktik şok görülebilir. Hiç zaman kaybetmeden hastaneye götürmek önemlidir. Kişi Şoka girmişse yani solunum yavaşlamış, bilinç bozulmuşsa bu durumda da şok ilk yardımı yapılır. Kişi düz bir zemine yatırılarak ayaklar 30 derece yükseltilir, su istese dahi ağızdan içecek bir şey verilmez. Dolaşım bozulduğu için beyin fonksiyonları da bozulur ve yutma refleksi yavaşlar boğulmalar görülebilir. Böyle bir durumda hemen 112 aranır. Hasta hareket ettirilmez”

“TRAFİK KAZASINDA YARALI ZORLA ARAÇTAN ÇIKARILMAMALI… EHLİYET ALIRKEN İLK YARDIM KURSU ZORUNLU OLMALI”

Uzun, trafik kazalarının ülkemizde son yıllarda çok sıklıkla görülmesi ve özellikle ölümlü kazaların, önemli yaralanmaların olmasının ilk yardım bilmenin önemini bir o kadar daha artırdığına işaret ediyor:

“Toplum olarak yardım etmeyi isteyen bir toplumuz ancak bilinçsizce yapılan yardımlar daha çok ölümlere ya da kalıcı sakatlanmalara sebep olmaktadır. Benim gözlemlediğim yanlışların en başında; yaralının zorla araçtan çıkartılmasıdır. Kaza geçiren bir yaralı araçtan kendi başına çıkmamışsa sadece iki nedenle ilk yardımcı tarafından rentek dediğimiz manevra ile çıkarılır. Bu iki nedenden ilki araçta bir tehlike durumunun olması (yangın, aracın devrilme durumu, suya batması vs.), ikincisi ise yaralıya yapılan birincil değerlendirme muayenesinde nefesin olmaması. Bunun haricinde hiçbir şekilde yaralı ilk yardımcı ya da yardım etmek isteyen kişilerce araçtan çıkarılmamalı. Diğer tüm ilk yardım uygulamaları 112 gelene kadar araç içinde uygulanabilmektedir. Ki trafik kazalarında en çok kanamalar, kırıklar görülmektedir.

Trafik kazalarında ölümlerin bir diğer nedeni ise bana göre kazaya müdahale edenlerin yanlış müdahaleleridir. Bu nedenle ehliyet alırken bu sertifika kursu zorunlu hale getirilmelidir. Türkiye’de ve birçok ülkede de zorunludur”

“KALP DURMASINDAN KAYNAKLANAN ÖLÜMLERİN BÜYÜK ORANDAKİ SEBEBİ CPR YAPILMAMASI”

Ülkede sıkça karşılaşılan ölüm nedenlerinden biri de kalp krizi. Uzun kalp durmasından kaynaklanan ölümlerin büyük orandaki sebebinin CPR (Kardiyo Pulmoner Resüsitasyon)  uygulaması yapılmaması ve hastaneye zamanında yetişememekten kaynaklandığını söyledi…

“CPR, ani kalp durması ya da nefes alamama gibi vakalarda, kişiyi hayata döndürmek amacıyla uygulanan ilk yardım yöntemidir. Kardiyo kalbi, pulmoner de akciğerleri ifade eder. Herhangi bir ilaç veya cihaz kullanılmadan yapılan kısmına ise ‘temel yaşam desteği’ denir. Bu uygulama, kalp masajı ve suni solunum olarak da bilinmektedir. İnsanlarda kalp durması ya da nefes alamama gibi durumlarda en geç dört dakika içinde CPR uygulaması yapılırsa, hastaların yüzde 7’si sorunsuz şekilde hayata geri dönmektedir. İlk dört dakika içinde genellikle herhangi bir beyin hasarı oluşmamaktadır. Bu sürede CPR uygulamasına başlanırsa kalıcı bir hasar olmadan hastayı kurtarma şansı yüksektir. 4-10 dakika arasında beyin hasarı başlar. 10 dakikadan sonra beyinde kalıcı ve ciddi hasarlar oluşmaya başlar.

Bu nedenle CPR en kısa sürede uygulanması gereken bir ilk yardım yöntemidir. Kalp krizi öncesinde veya sonrasında kalp çarpıntısı, bayılmadan hemen önce baş dönmesi ve sersemlik hissi, göğüs ağrısı, bulantı ve kusma, bilinç kaybı, nabız alamama, tansiyonun düşmesi, anormal nefes alıp verme ve son olarak da solunumun durması görülür. Bu belirtilerin hepsi birden olabileceği gibi sadece birkaçı da görülebilir.

Bir yakınınızda bu belirtiler varsa zaman kaybetmeden 112 arayın. Eğer belirtiler görülen kişi yalnızsa 112 arandıktan sonra kapısını açıp bir koltuğa oturmasını ve kalp hastası ise kullandığı kalp ilacını almasını öneririz”

Peki, çocukların soluk borusuna bir şey kaçması durumunda neler yapılmalı?

“Soluk yoluna cisim kaçma durumunda yapılacaklar yetişkin, çocuk ve bebek olarak sınıflandırılmış olup uygulamaları temelde aynı olsa da yapılış şekillerinde farklılıklar vardır. Bebek; 0-1 yaştır, çocuk; 1-8 yaş ve 8 yaş- üzeri ise yetişkin olarak kabul edilir. Solunum yoluna cisim kaçan kişi hala öksürüyorsa hiçbir müdahale etmeden öksürmesi teşvik edilir. Öksürme durup nefes almada zorlanma başladığı anda ise bebeklerde torakal manevra, çocuk ve yetişkinlerde ise Heimlich manevrası yapılır. Torakal manevra; bebeklerde 2 parmakla göğüs kafesine hafif 5 bası ve sırta 5 vuru şeklinde yapılır. Heimlich manevrası ise; ayakta öne doğru hafif eğilen kişiye 5 sırta vuru 5 kez de göbek deliği üzerine 5 bası şeklinde yapılmaktadır. Cisim hala çıkmamışsa ve kişi nefessiz kalmışsa o zaman da CPR yani Temel yaşam desteği yapılır”

“BENİM GÖZLEMLEDİĞİM EN ÖNEMLİ HATALAR BİLGİ SAHİBİ OLMADAN MÜDAHALE EDENLER TARAFINDAN YAPILIYOR”

Filiz Uzun ilk yardım eğitiminin özel bir eğitim olduğuna da vurgu yapıyor:

“Bir iki saatte öğrenilecek bir eğitim değildir en az 32-36 saatlik bir eğitimden bahsediyoruz. Bu eğitimler en az 5 günlük teorik-pratik eğitimlerdir. Birebir herkes uygulama yaparak öğrenir. Bu programlar sertifika programlarıdır ve sonunda bir sınava tabi tutulurlar. Sınavı geçenler ilk yardımcı olur. Her ilk yardımcı bilgilerini 2 yılda bir yenilemek zorundadır.

Benim gözlemlediğim en önemli hatalar bilgi sahibi olmadan müdahale edenler tarafından yapılmaktadır. Yardım etmek maksadıyla daha büyük zararlar verilebiliyor. Örneğin bilinç bulanıklığı olan birine su içirilmeye çalışılıyorlar ya da bayılanın yüzünü yıkarken kişi boğulabiliyor. Epilepsi hastalarına nöbet sırasında alkol koklatma, soğan koklatmak ya da elini kolunu açmaya çalışmak gibi. Kol ve bacaklar kırılabiliyor. Bayılan kişiyi tokatlamak mesela en çok gördüğüm uygulama. Yılan sokmalarında sokulan yeri kesmek... Genel vücut kırıkları olan birini kaldırmaya çalışmak felçlere yol açabiliyor. Yanığa yoğurt sürmek. Bu tür hatalı uygulamalar iyileştirmeyi geciktiriyor ve sağlıkçıların işlerini de zorlaştırıyor”

“İLK YARDIM BİLMEK BİR HAYAT KURTARMANIZI SAĞLAYABİLİR. HERKES İLK YARDIM ÖĞRENEBİLİR VE ÖĞRENMELİDİR”

Filiz Uzun tüm bu anlattıkları konusunda uzun süredir eğitimler de düzenliyor. 5 yıldır bin 200 kişiye eğitim veren Uzun eğitimlerle ilgili şunları aktardı:

“Biz iki eğitimci, ben ve arkadaşım Aynur Özkum İzveren bu eğitimleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde 5 yıldır düzenli olarak her ay yapmaktayız. İkimiz de cerrahi hastalıkları hemşireliği uzmanıyız. Ve Sağlık Bakanlığına bağlı öğretmen hemşire kadrosunda çalışmaktayız.  20 yıldır sağlık eğitmeniyiz. 5 yıldır da ilk yardım sertifika kursları yapmaktayız. Şu ana kadar bin 200 kişiyi eğiterek ülkeye bin 200 ilk yardımcı yetiştirdik. Kurslarımız Eylül’den Haziran’a her ayın son haftası yapılmakta. 5 günlük kursumuzda birçok konu hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz.

Sadece ilk yardım değil sağlıklı yaşam hakkında da bilgiler ediniyorsunuz. Kurs başvuruları sağlık bakanlığına bir dilekçe ile ya da bizzat bizlere yapılabilmekte. Sertifika almayı hak kazanan kişiler de her 2 yılda bir yine bizlerin her ay düzenli olarak yaptığımız tekrarlama kurslarına katılabiliyor. Her vatandaşın ilk yardım bilmek gibi bir sorumluluğu var. İlk yardım bilmek bir hayat kurtarmanızı sağlayabilir. Herkes ilk yardım öğrenebilir ve öğrenmelidir”