Kıbrıslı Rum müzakereci Menelaos Menelau, Kathimerini gazetesine verdiği söyleşide, mevcut durumun devam etmesi durumunda “entegrasyonun gerçek bir tehlike olduğunu” ileri sürdü.

Kathimerini gazetesi Menelau’nun söyleşisine geniş bir şekilde yer verdi.

Andreas Mavroyannis’in Kıbrıs sorununda hareketlilik yaşanmaması nedeniyle istifa ettiğinin anımsatılması ve kendisinin neden bu görevi üstlendiğine dair bir soru üzerine Rum müzakereci, üzerinde anlaşmaya varılan çözüm zeminine itiraz eden ve iki devlete dayalı çözümü öneren Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının tezleri nedeniyle zor bir döneme girildiğini belirtti.

Bunun, çabadan vazgeçecekleri anlamına gelmediğini, aksine barışçıl süreci yeniden canlandırmak ve müzakerelerin yeniden başlaması noktasına ulaşmak amacıyla kendilerine bağlı önkoşulları yaratmak için çabaları yoğunlaştırmaları gerektiğini ifade eden Menelau, bu nedenle Rum tarafı müzakereci seçmemiş olsaydı doğru mesajı vermeyecek durumda olacağını belirtti.

Güven Yaratıcı Önlemlere ilişkin soru üzerine Menelau, Güven Yaratıcı Önlemlerin, barışçıl sürecin yeniden canlandırılması için zeminin hazırlanması amacıyla bir aracı olduğunu söyledi.

Güven Yaratıcı Önlemlere ilişkin önerilerin amaç olmadığını bununla birlikte çözüm olan esas istenilenin yerini tutmadığını söyleyen Menelau, Güven Yaratıcı Önlemlerin bütünlüklü çözümün sağlanması için müzakerelerin yeniden başlamasına yardımcı olmak amacıyla yapıldığını belirtti.

Maraş’taki meydan okumaların engellenmesinin mümkün olup olmadığı şeklindeki bir soru üzerine Menelau, Türkiye’nin stratejisinin Kıbrıs sorununu, üzerinde anlaşmaya varılan çerçeveden çıkarmayı amaçladığını bunu başarmak için de Maraş’taki ve diğer ihlallerle de durumları bataklığa sürükleme girişiminde bulunduğunu savundu.

Menelau, gerekli siperleri oluşturmak için kendi ellerinden geleni yapmalarının önemli olduğuna vurgu yaptı.

“Türkiye’nin müdahalesinden dolayı Kıbrıs Türk tarafındaki durumun kötüleşmesine bağlı olarak Rum tarafının, diğer tarafa yardım edecek bazı süreçleri harekete geçirip geçirmeyeceği” yönündeki soru üzerine de Menelau, bazı faaliyetlerde bulunduklarını, en yakın zamandaki örneğin, Yeşil Hat Tüzüğü temelinde geçen ürün yelpazesinin genişletilmesi olduğunu ifade etti.

Menelau, teknik komiteler çerçevesinde görüşülmesi mümkün bazı fikirler üzerinde de çalıştıklarını belirtti.

Teknik komitelerin, Kıbrıslı Türklere nasıl yardımcı olacağı sorusunu da yanıtlayan Menelau, başka hiçbir şey olmasa bile, yurttaş topluluğu düzeyindeki uygun ortamın yaratılması için çalışmaya devam edildiği mesajının korunduğunu ifade etti.

Menelau sözlerinin devamında, Kıbrıs Türk toplumuna mesajlarla cesur önerileri içeren Güven Yaratıcı Önlemler gibi başka çerçevelerin de bulunduğunu söyledi.

Türkiye’nin uyguladığı entegrasyon politikalarına ve iki devlete dayalı çözüm çizgisine tepki gösteren ayrıca barış sürecinin yeniden canlandırılması gidişatı için baskı yapan Kıbrıslı Türklerin bir bölümünün, potansiyel müttefikleri olduğunu söyleyen Menelau, Kıbrıslı Türklerin bu bölümüyle nasıl köprüler kurulacağını düşünüp hareket ettiklerini belirtti.

“Entegrasyon konusunun Kıbrıs Rum tarafını ne kadar endişelendirdiği” sorusuna yanıtında Menelau, “entegrasyonun, bugünkü mevcut durumun, Türkiye’nin bu gidişat için yoğunlaştırdığı ve uyguladığı politikaların, işgal altındaki topraklardaki siyasi İslamlaştırmanın, Kıbrıs Türk toplumunun ilerici bölümüne yapılan baskının ve işgal altındaki toprakların Türkiye’ye yönelik ekonomik bağımlılığının sonucu olarak, gerçek bir tehlike olduğunu” ileri sürdü.

Menelau, mevcut durum devam ettiği sürece entegrasyonu gerçek kılacak duruma gelinmesi tehlikesinin bulunduğunu da iddia etti.

“Bizim taraftan (Rum tarafından) başka çözüm önerilerine ilişkin yapılan beyin fırtınalarına dair bir şey duyup duymadığı” sorusu karşısında Menelau, kendisinin kamu oyu önünde paylaşılanları duyduğunu bunun ötesinde bir şey duymadığını söyledi.

Menelau, kendi misyonunun, BM kararlarının belirlediği gibi iki kesimli iki bölgeli federasyon temelinde müzakere etmek olduğunu belirtirken tek hedefin Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi ve bağımsızlığı olduğunu ifade etti.

Bir başka soru üzerine Menelau, Kıbrıs sorununun açık kaldığı sürece bunun var olmasındaki sorumluluğun Türkiye’ye ait olacağını öne sürdü.

Menelau, Kıbrıs sorununa ilişkin sürecin, Crans Montana’da kaldığı yerden başlaması gerektiğini, müzakerelerin kazanımları olarak isimlendirdiklerinin korunmasının önem taşıdığını ifade etti.

Yaptırımların tek çıkış yolu olup olmadığı şeklindeki soruyu yanıtlayan Menelau, yaptırımların “yasa dışı” faaliyetlerin sonlandırılması, Kıbrıs sorununun çözümü olan tek istenilen noktaya ulaşılabilmesi için siyasi bir çıkış bulunması açısından bir araç olduğunu söyledi.

Menelau, durumların geliştiği şeklin ve AB içerisindeki ortakların yaklaşımının, durumu; başka bir yaklaşımın tercih edildiği bir duruma sürüklediğini belirtti.

Menelau, NATO konusundaki bir soru üzerine ise bu konunun, kendisinin müdahil olmak istemediği seçim tartışmaları çerçevesinde ele alındığını, tek söylemek istediği noktanın ise Kıbrıs sorunuyla ilişkisiyle, boyutları açısından çok dikkatli bir şekilde ele alınması gereken bir konu olduğunu ifade etti.