Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) dönemi, 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilanı öncesi Kıbrıslı Türklerin "devletleşme" anlamında birçok deneyim yaşadığı ve karşılaştığı sorunlara demokratik yollarla çözüm bulmaya çalıştığı bir süreç olarak tarihe geçti.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 20 Temmuz 1974'de Ada'daki barış ve huzuru temin etmek için düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı'nın hemen ardından Kıbrıslı Türkler, 1 Ekim 1974'te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi'ni kurdu.
Kıbrıs'ta İkinci Barış Harekatı'nın (14 Ağustos) ardından 25-26 Ağustos 1974'de BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim, Ada'ya gelerek toplumlar arasında ikili görüşmelerin başlatılması talebinde bulunmuştu.
Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi, bu gelişmeler üzerine çok partili parlamenter sisteme geçip eşitlik temelinde bir federasyon kurmak ve gerekli federe birimlerin Türk kanadını oluşturmak için oy birliğiyle KTFD'nin kurulduğunu ilan etti.
KTFD Anayasası, halk oylamasına sunuldu
Meclis'te KTFD'nin kuruluş bildirisi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi'nde Yönetim Başkanı ve KTFD'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından okundu. KTFD Anayasası, 8 Haziran 1975'de halk oylamasına sunuldu ve kabul edildi.
KTFD'nin kurulmasından KKTC'nin ilanına kadar geçen dönem, Kıbrıslı Türkler için devletin kökleşmesi, halkın sorunlarının çözümü ve demokratik hayatın yerleşmesi için bir mücadele dönemi oldu.
KTFD'de ilk genel seçim 1976'da, ikincisi ise 1981'de yapıldı. Bu süreçte, iki de yerel seçim yapılırken devletin karşılaştığı sorunlar, demokratik parlamenter sistem içinde çözülmeye çalışıldı.
İlk Devlet Başkanı Denktaş oldu
Denktaş, KTFD'nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürütürken anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde Devlet Başkanlığına seçildi. Nejat Konuk ise 1976'da KTFD'nin ilk başbakanı oldu.
Bu süreçte KTFD, Kıbrıs sorununa çözümü için görüşmelere açık olurken 1977'de Başpiskopos Makarios ile Denktaş arasında bir zirve yapıldı. Bunu 1979'daki Rum lider Spiros Kiprianu ile Denktaş arasındaki zirve takip etti.
KTFD Meclisi, 15 Kasım 1983'te oy birliğiyle aldığı bir kararla KKTC'nin kurulduğunu ilan etti ve böylece KTFD son buldu.
Öte yandan Kıbrıslı Türkler, Rumların 1960 Ortaklık Cumhuriyeti'ni silah zoruyla gasbederek Türkleri tüm devlet organlarından dışlayarak sırasıyla 1963'te Kıbrıs Türk Genel Komitesi'ni, 1967'de Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi'ni (1971'de 'geçici' sıfatı kaldırıldı) ve 1974'te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi'ni kurdu.
"Devlet olmadan hiçbir şeysiniz"
KTFD'nin ilk Dışişleri Bakanı Vedat Çelik, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, KTDF'nin bir sürecin sonucunda kurulduğunu kaydetti.
Göreve getirilmesinin ardından Kıbrıs Barış Harekatı'nın müdafaasını da yapmak üzere New York'a gittiğini belirten Çelik, ilk defa resmi olarak Kıbrıs Türkü'nü temsil ettiğini söyledi.
Çelik, o dönemdeki koşullarda federasyon tezini benimsediklerini New York'taki toplantıda dile getirdiğini söyledi.
KTFD'yi kurarken temelde iki amaçlarının olduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:
"Birincisi, devlet olmadan hiçbir şeysiniz; bir azınlıksınız. Federasyon, iki eşit tarafın bir araya gelerek yeni bir ortaklık devletini kurmaktır. O eşitliği federe devletin kurulması bize göre en uygun hareketti. Tasarlanan ve olası federal hükümet için de altyapıyı hazırladık. Nazikçe Rumlara, 'Biz federe devletimizi kurduk, siz de oluşturun. Böylece iki federe devlet oturup konfederal bir devlet kuralım.' çağrısında bulunduk."
O dönemde federasyonu kurmak için otonom yönetimden federe devlete geçmek gerektiğini belirten Çelik, "Federe devleti ilanımızda ilk gelen tepkiler olumluydu. Kuruluş gerekçesi o zamanlar iyi de izah edildi. Federasyondan beklentimizin ne olduğunu da iyi anlatmıştık. Sonra 1983'te KKTC'nin kuruluşu sırasında bizi haksız yere kınadılar." diye konuştu.
Çelik, 1968'den itibaren bir devlet kurma hedefleri olduğunu anımsatarak KTFD'nin kurulmasının, KKTC'nin ilanı sürecini de beraberinde getirdiğini kaydetti.
"Bugün federasyonun olması mümkün değil"
KTFD'nin ilan edildiği ilk günlerin çok heyecanlı olduğunu, bunun mecliste de hissedildiğini hatırlatan Çelik, Türk askerinin Ada'ya inmesiyle büyük sevinç, rahatlama ve güven duygusunun hissedildiğini söyledi.
Çelik, o döneme kadar müzakerelerde karşılaştıkları en büyük sorunun, "eşitlik" olduğunu belirterek Rumların bugün dahi tek başına bir cumhuriyete sahipmiş gibi hareket ettiklerini ve üniter devlet içerisinde bir federasyon kurmak için aldatmaca taktikle müzakere ettiklerini söyledi.
Çelik, "Şimdi anlaşılıyor, bugün federasyonun olması mümkün değil. Federasyon bir ihtiyaç ve müşterek arayıştan doğuyor. Bugün bu yok. Kıbrıs'ta iki coğrafya ve ayrı egemen halk var. Ya egemen eşit olarak anlaşacağız ya da kendi yolumuza gideceğiz. Başka yolu yok." dedi.