Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, çözümün anahtarı gördükleri ‘Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi’ önerilerini uluslararası topluma kararlılıkla anlatmaya devam edeceklerini vurguladı;  “İki devletli  çözüm sabır gerektiren bir yol. Bu yolu yine omuz omuza birlikte yürüyeceğiz. Ayrıca Doğu Akdeniz’in, başta Doğu Akdeniz Türkleri olmak üzere tüm bölge halkları için barış, istikrar ve işbirliği denizi olması yönünde çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
Enerji kaynakları konusunda Rum tarafının yine tek yanlı tutumunu takınmış durumda olduğuna bölgede yeniden tek taraflı hidrokarbon çalışmalarına başlayacağını duyurduğuna dikkat çeken Oktay, “Hiç merak etmesinler, onları yalnız bırakmaz, sondaj çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Kimseden çekinmiyoruz… Doğu Akdeniz’de macera arayan cevabını alır” diye konuştu.
“GERÇEKÇİ POLİTİKA ZAMANI…GELDİ, GEÇİYOR”
Uluslararası toplum için Kıbrıs konusunda gerçekçi politika zamanının çoktan geldiğini ve geçiyor olduğunu, iki devletli çözümün  bir müzakere pozisyonu olmadığını kaydeden Oktay, “Rum tarafı şimdi istiyormuş rolü yaptığı ortaklık devletini, önce yıkıp sonra reddetmedi mi? Yarım asırdır temcit pilavı gibi müzakere masasına getirilen öneriler hangi yaraya merhem oldu? Bu oyalama taktikleriyle Türk tarafının zamanla baskılara boyun eğmesini mi bekliyorlar? “ dedi.  
Oktay, nereden gelirse gelsin Türk tarafının hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğini de vurguladı.
Oktay, KKTC’nin 38. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada birlik ve beraberlik içinde, kararlılıkla ilerledikleri takdirde, sorunların üstesinden geleceklerine inançlarının tam olduğunu ifade etti. 
“HAYAL ÂLEMİNDE YAŞAYANLARA EN GÜZEL CEVAP GÜÇLENEN KKTC”
Oktay, hayal âleminde yaşayanlara en güzel cevabın  dimdik ayakları üzerinde duran, kalkınan, gelişen ve güçlenen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğunun da altını çizdi.
KKTC’nin kuruluşunun 38. Yıldönümü vesilesiyle yaşanan  bayram coşkusunu paylaşmaktan büyük  mutluluk duyduğunu ifade eden Oktay, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türk milletinin en kalbi selam ve sevgilerini getirdiğini kaydetti ve Kıbrıs Türk halkının 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı.
“38 YIL ÖNCE ZULÜM VE İŞGENCE SON BULDU”
15 Kasım’ın Kıbrıs Türk Halkı’nın mücadele tarihine eklenen şanlı bir sayfa olduğunu, 38 yıl önce bugün Kıbrıs’ta 1878’den itibaren başlayan belirsizlik, zulüm ve işkencenin son bulduğunu kaydeden Oktay, KKTC halkının on yıllarca Rum mezalimine korkusuzca direndiğini, can verdiğini, kan verdiğini ama hürriyetinden vazgeçmediğini söyledi.
Oktay konuşmasına şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türk Halkı 1571’den beri yurt edindiği, memleket bildiği toprağından egemenliğinden vazgeçmedi. Kıbrıslı Türklerin egemenlik ve diriliş destanı Rumlar’ın Enosis hayaline bir hançer gibi saplanmış, Kıbrıs Türkü katledilirken seyreden dünyaya hakkaniyet dersi vermiştir. 1974 Barış Harekatı’yla taçlanan bu mücadele Mehmetçik ve mücahitlerimizin  omuz omuza dayanışması ve kardeşlikle kazanıldı. KKTC 38 yıl önce meclisteki tüm tarafların ortak mutabakatı ve Kıbrıs Türk halkının desteği ve hürriyet aşkıyla kuruldu. Genciyle yaşlısıyla herkesin kutladığı bağımsızlık sevinci, Lefkoşa’dan Ankara’ya ve tüm kardeş coğrafyalara yayılmıştır. Bugün de işte o 1974 ve 1983 ruhuyla istiklalinize ve istikbalinize sahip çıkarak 38. Yılın haklı gururunu yaşıyoruz. Dalgalanan bu bayrak,  kendi  toprağınızda hüküm süren barış,  istikrar ve KKTC’de güçlenen demokrasi  en kıymetli değerinizdir. Bizler de bu kıvancı paylaşıyor. Kıbrıs Türkü’nün ada üzerindeki vazgeçilmez haklarının teminatı olan Kıbrıs Türk Devleti’nin egemenliğinin daim olacağına yürekten inanıyoruz”
Hak ve eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve bir çok zorluğa göğüs gören Kıbrıs Türkü’nün azmi ve iradesinin, ayrılmaz parçası olduğu Anavatan Türkiye için iftihar kaynağı olduğunu vurgulayan Oktay, “Birlik,  beraberlikle dayanışma içerisinde olarak daha parlak bir geleceğe sağlam adımlarla yürüyeceğimize  gönülden inanıyorum” dedi.
Kıbrıslı Türklerin var oluş mücadelesini başlatan Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Türk Barış Harekatı’nda yer alan dava insanlarını şükranla anan hayatta olmayanlara rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler dileyen Oktay,  bu uğurda can veren Cengiz Topelleri, Münür Salih Dilaverleri ve Fehmi Ercanları unutmadıklarını, unutmayacaklarını vurguladı.
Egemenliğin ambargoları aşıp refaha dönüşmesi için adada çözüm yönünde yol alınması ve adadaki iki devlet arasındaki işbirliği tesis edilmesinin önemine dikkat çeken Oktay, ortak anlayış ve akla dayanan bir çözüm rotası için Türkiye ve KKTC’nin her zaman fikir birliği içinde olduğunu kaydetti.
“İYİ  NİYETLE CABA GÖSTERMEYE DEVAM EDİYORUZ”
Diğer tarafta “asla” diyerek tüm olumlu havayı bozanlar, radikalleşmeyi körükleyenler ve çözümsüzlükten beslenenler olsa da kendilerinin iyi niyetle caba göstermeye devam ettiğini ve edeceğini ifade eden Oktay, amaçlarının bölgenin herkes için iş birliği sahasına dönüşmesi ve bu işbirliğinin sürekli istikrar ve refah üretir hale gelmesi olduğunu kaydetti.
Oktay konuşmasını şöyle sürdürdü: 
“Bir kez daha tekrarlıyoruz; adada adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm arzu ediyoruz. Böylece Ada’da ve bölgede, barış ve istikrarın yerleşmesini hedefliyoruz. Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının, bir başka deyişle egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi ve garanti altına alınması gerekir. Aksi halde çözümün yolunu açacak şartlar, hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın Cenevre’de ortaya koyduğu öneri de bu temel üzerine inşa edilmiştir” .
Uluslararası toplum için Kıbrıs konusunda gerçekçi politika zamanının çoktan geldiğini ve geçiyor olduğunu, iki devletli çözümün  bir müzakere pozisyonu olmadığını kaydeden Oktay, “Rum tarafı şimdi istiyormuş rolü yaptığı ortaklık devletini, önce yıkıp sonra reddetmedi mi? Yarım asırdır temcit pilavı gibi müzakere masasına getirilen öneriler hangi yaraya merhem oldu? Bu oyalama taktikleriyle Türk tarafının zamanla baskılara boyun eğmesini mi bekliyorlar? “ dedi.  Oktay, nereden gelirse gelsin Türk tarafının hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğini de vurguladı.
“KIBRIS TÜRKÜ’NÜN BOYUN EĞMEDİĞİNİN VE EĞMEYECEĞİNİN KANITI…”
Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş adada egemen bir Türk devleti kurulacağını dünya kamuoyuna ilan ettiği zaman, Rum kesiminin inanmayarak “bu açıklamalar şantajdır, tehdittir, asla olamaz” diye yorum yaptığını hatırlatan Oktay, Rum tarafının destekçilerinin de adada bağımsız bir Türk devletine ihtimal vermediğini, aynı bugün olduğu gibi hayal dünyasında yaşadığını belirtti ve “Rum tarafı ve destekçilerinin ikiyüzlü oyunlarının hepsi yine boşa gidecek” dedi.
Türkiye ve KKTC’nin, çözümün anahtarı gördüğü Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi  önerilerini  uluslararası topluma kararlılıkla anlatmaya devam edeceğini kaydeden Oktay, iki devletli çözümün  sabır gerektiren bir yol olduğunu, bu  yolu yine omuz omuza birlikte yürüyeceklerini söyledi.
“AKDENİZ’İN TRAJEDİ DENİZİ OLARAK ANILDIĞI YETMEDİ Mİ…HİÇ MERAK ETMESİNLER…”
Doğu Akdeniz’in, başta Doğu Akdeniz Türkleri olmak üzere tüm bölge halkları için barış, istikrar ve işbirliği denizi olması yönünde çalışmayı sürdüreceklerini ifade eden Oktay şunları ifade etti:
 “Bizler bölgedeki enerji kaynaklarının Ada’daki iki taraf için işbirliği fırsatı olduğunu vurgularken Rum tarafı yine tek yanlı tutumunu takınmış durumda. Akdeniz’in yaşanan insani krizler ve göçmen manzaraları sebebiyle, trajedi denizi olarak anıldığı yetmedi mi?  Şimdi Rum tarafı, bölgede yeniden tek taraflı hidrokarbon çalışmalarına başlayacağını duyuruyor. Hiç merak etmesinler, onları yalnız bırakmaz, sondaj çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Kimseden çekinmiyoruz. Doğu Akdeniz’de macera arayan cevabını alır. Ülkemizin ve Kıbrıs Türkünün Doğu Akdeniz’deki meşru hak ve menfaatlerinin görmezden gelinmesine asla ve asla  göz yummayacağız. Bu meşru hak ve menfaatlerimizi fiili adımlarla korumaya devam edeceğiz. Birlik ve beraberlik içinde, kararlılıkla ilerlediğimiz takdirde, sorunların üstesinden geleceğimize inancımız tamdır”.
Oktay, hayal âleminde yaşayanlara en güzel cevabın, dimdik ayakları üzerinde duran, kalkınan, gelişen ve güçlenen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğunu da vurguladı.
“ÜRETEN BİR KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ANLAYIŞI”
“Üreten bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” anlayışıyla yürütülen ekonomik ve kalkınma işbirliği programıyla ulaştırmadan enerjiye, tarımdan sağlığa, turizmden eğitime, her sektöre ayrı ayrı eğildiklerini, projeleri birer birer tamamlayarak ilerlediklerini belirten Oktay “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle yaptığı ziyareti sırasında önemli açılışlar gerçekleştirmiş, temeller atmış; ayrıca, yeni yatırımların da müjdesini vermiştir” dedi.
İşbirliği protokolü kapsamında salgın desteği, sanayi ve sivil toplum destekleri gibi toplumun her kesimine dokunan ödemelerin süreçlerini başlattıklarını söyleyen Oktay,  “Aktarılan tutarlara ek olarak; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gönderdikleri yaklaşık 550 bin Kovid aşısının, KKTC e-devlet projesi, tıbbi ekipman destekleri ve karayolları çalışmaları son dönemde ilerlemelerle öne çıkan sektör bazlı projelerden sadece bir kaçıdır. Tarım alanlarını sulama projemiz de yatırım planlarımıza uygun şekilde devam etmektedir” diye konuştu. 
Tören sonrasında  Girne’ye geçerek Türkiye’nin katkılarıyla yapılacak Askeri Hastane’nin temel atma törenini gerçekleştireceklerini ve bu kapsamda yapımı tamamlanan karayolları, medikal cihaz destekleri ve e-devlet projelerinin açılışlarını yapacaklarını kaydeden Oktay, yine bu program kapsamında 500 Yataklı Hastane’nin yanı sıra Kıbrıs Türkü’nün egemenliğinin abide sembollerinden birisi olacak yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Yerleşkesinin proje lansmanına tanıklık edeceklerini; yakında inşaatlarına da başlanacağını dile getirdi.
Finansman destekleri ve sektör bazlı projelerin yanı sıra her türlü tecrübe aktarımı, insani ve teknik destek alanlarında da KKTC’nin yanında olduklarını vurgulayan Oktay, ihtiyaç duyulan yapısal reformları tamamlamış karar alma, uygulama ve denetim mekanizmaları en etkin şekilde çalışan; yol alan, ilerleyen bir KKTC için Türkiye olarak üzerine  düşen ne varsa yapacaklarını ifade etti.
“ELZEM OLAN YAPISAL REFORMLARA ODAKLANILMASINI BEKLİYORUZ”
Ortaya konulan bu iradenin sonuç vermesi için bir an önce meclisteki tüm tarafların ve hükümetin elzem olan yapısal reformlara odaklanmasını beklediklerini kaydeden Oktay, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Cuma günü gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı İstanbul Zirvesi’nde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi; KKTC’yi de Türk Devletleri teşkilatında görme arzusundayız. Özellikle bu tür bölgesel açılımlara KKTC'nin uyumlanabilmesi için reform eylemlerinin hayata geçmesi olmazsa olmazdır. Diğer taraftan, Türkiye-KKTC işbirliği, köklü kardeşlik bağlarımız üzerinde yükselen sürdürülebilir ve sağlam temellere dayanmaktadır. Bu temeller; her türlü etkiden münezzeh şekilde; hiçbir zümre ya da grubun ajanda ipoteği altına girmeyecek kadar üst boyuttadır, üstün niteliktedir. Maraş açılımı da dâhil olmak üzere birlikte attığımız tarihi adımlarla milli davamız, yücelmeye ve yükselmeye devam edecektir. Bizler, tarihi bir, davası bir; derdi ve mücadelesi bir; büyük bir milletin evlatlarıyız”.
KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti’nin fikir ve gönül birliğiyle hareket ettiği müddetçe, üstesinden gelemeyeceği zorluk, aşamayacağı engel olmadığını belirten Oktay, tarihsel süreçte pek çok badireye göğüs geren büyük Türk milletinin kim ne yaparsa yapsın bundan sonra da her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güce ve kudrete sahip olduğunun altını çizdi.
 Hür ve özgür şekilde kutlanacak nice 15 Kasımlar, nice yıldönümleri dileyen Oktay, “Ebediyen istiklal ve istikbalinize sahip çıkacağınıza inanıyorum.  KKTC’nin Türkiye ile birlik, beraberlik ve dayanışma içinde daha nice güzel günlere ulaşmasını temenni ediyorum” dedi.

"Yüce Türk ulusunun eşsiz destek ve yardımı her zaman bizimle olmuştur"

Cumhurbaşkanı Tatar, burada yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının en mutlu günlerinden birisini 15 Kasım 1983'te yaşadığını belirterek, onurlu bir varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakarlıklarla kurdukları KKTC'nin 38. kuruluş yılını büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi.

Kıbrıs Türk halkının milli mücadele lideri Dr. Fazıl Küçük ve KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sık sık "bir halkın ulaşabileceği en yüce ve onurlu mertebe, bağımsız-egemen bir devlete sahip olmasıdır" yönünde açıklamalarda bulunduğunu aktaran Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kıbrıs Türk halkı olarak eğer bugün, başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak bunu her türlü bedeli gözünü kırpmadan ödeyen kahraman halkımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, ulusal kahramanlarımıza, Dr. Fazıl Küçük'ten Rauf Raif Denktaş'a uzanan şanlı ecdadımıza ve ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ne borçluyuz. Ne mutlu ki bu soylu mücadelenin her aşamasında kopmaz, ayrılmaz bir parçası olduğumuz yüce Türk ulusunun eşsiz destek ve yardımı her zaman bizimle olmuştur."

Tatar, Kıbrıs Türk halkının kurucusu ve ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden, 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla silah zoruyla atıldığını hatırlatarak, şehitler ve gazilerin destansı bir varoluş mücadelesi verdiğini, bu günlere büyük acılar ve soykırım girişimlerine karşı direnerek geldiklerini vurguladı.

15 Temmuz 1974’te tüm dünyanın gözleri önünde askeri darbe ile Kıbrıs Helen Devleti’ni ilan eden Yunan cuntasını, etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak durduranın Türkiye olduğunu anımsatan Tatar, şu ifadeleri kullandı:

"Çağrımız üzerine, can ve mal güvenliğimiz ve istiklalimiz için 20 Temmuz sabahı Kıbrıs’a bir barış harekatı gerçekleştirilmemiş olsaydı bugün Kıbrıs, bir Yunan Adası'na dönecekti. Bugün üzerinde devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek bu, Mücahit ve Mehmetçik sayesindedir. 15 Kasım 1983’te KKTC’nin ilanı, Rum tarafının bizim egemen eşitliğimizi kabul etmemesi, bizlerle yetki ve refah paylaşımını reddetmesi ve uluslararası camianın sadece Rum tarafının sesini duymasının bir sonucudur."

Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafına, anayasasını talan ettikleri ve bir Rum devletine dönüştürdükleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısı yaptığını ve kendilerini zamanla asimile etmeyi hayal ettiğini belirten Tatar, bu hayal nedeniyle 53 yıl süren müzakerelerde Rumların tüm önerileri reddettikleri gibi, Kıbrıs müzakere tarihinde ilk kez eş zamanlı ve ayrı ayrı referanduma götürülen 2004 Annan Planı’nı da reddettiklerini hatırlattı.

"Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden bir müzakere sürecine girmeyeceğiz"

Tatar, yarım asrı aşkın bir süredir müzakerelerde zemin olarak yer alan "federasyon" modelinin tükenmiş olduğunu en üst düzeyde ilgili uluslararası taraflara ilettiklerinin altını çizerek, şunları söyledi:

"Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden bir müzakere sürecine girmeyeceğimiz de resmi pozisyonumuz olarak kayda geçirilmiştir. Kıbrıs’ta adil ve sürdürülebilir bir çözüm sadece halihazırda var olan iki devlet gerçeğine ve iki tarafın eşit uluslararası statüsü ve egemen eşitliğine dayalı olarak gerçekleştirilebilir. Kıbrıs Türk halkının özgür iradesiyle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Kıbrıs’ta yeni sorunlara ve belirsiz bir geleceğe adım atmak yerine Ada’da ve Ada etrafında olan sorunlara çözüm üretebilecek yeni vizyonumuz ile yeni bir dönemin kapısını açmış bulunmaktayız.

İsviçre'nin Cenevre kentinde 27-29 Nisan'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres öncülüğünde gerçekleşen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, BM'ye Kıbrıs’ta kalıcı çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sundum. Bu önerimle müzakere masasına ilk kez egemen eşit iki ayrı devletin varlığına ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm önerimiz konulmuş oldu. Her daim olduğu gibi Cenevre’de yanımızda olan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür ederim."

Tatar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve tüm sorunların çözümünde KKTC’ye her türlü desteği veren başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a ve emeği geçen tüm devlet yetkililerine teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, "Kapalı Maraş’ı açma kararımız, Kıbrıs meselesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Maraş, bizim egemenliğimizdedir ve KKTC toprağıdır. Yıllardan beridir mallarını ve mülklerini değerlendiremeyen hak sahiplerinin askeri bölge statüsünün kaldırılmasını takiben mülklerine sahip çıkmaları insan hakları bakımından da son derece önemlidir." dedi.

Maraş'ın yüzde 3,5'ine tekabül eden bir bölümün "askeri bölge" statüsünden çıkarıldığını kaydeden Tatar, uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak mülk ve mal sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurarak mallarını geri alabilme olanağı tanındığını da söyledi.

Tatar, Kıbrıs'ta ve bölgede kritik gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik durumun hidrokarbon kaynakları üzerinden bir mücadeleye dönüştüğünü belirtti.

"Ana vatanın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz"

"Buradaki ana hedef, Doğu Akdeniz'deki Türk egemenliğinin temel noktalarından olan KKTC’yi tasfiye edip, ana vatan Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştırmaktır." diyen Tatar, şöyle devam etti:

"Bu durum, yoğun ve karmaşık bir siyasi mücadelenin yanı sıra gerginliğin ve askeri faaliyetlerin de yoğunlaşmasına neden olmuştur. Gerginliğin ana nedenlerinin biri de Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumları ile silahlanma faaliyetlerine devam etmeleridir. Kıbrıs Türk halkı olarak Kıbrıs Ada'sını çevreleyen denizlerdeki haklarımıza sahip çıkma kararlığı içerisindeyiz. Ana vatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalara bağlı olarak ana vatanın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz."

Tatar, egemen eşitlik temelinde Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinden yararlanmak konusunda Rum kesimine yaptıkları iş birliği önerilerini bir kez daha tekrarlayarak, Rum tarafının bu iş birliği önerisine kulak asmaması ve Ada çevresinde tek yanlı girişimlere kalkışması halinde bunlara kesinlikle karşılık verileceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, "Devletimizin ilanı ve kuruluşu, aynı zamanda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasında silah arkadaşları, kahraman Mehmetçikler ve fedakar, cefakar Anadolu insanının el ele vererek, gerçekleştirdiği zaferlerden, Kurtuluş Savaşı'ndan ilham alınarak taçlandırılan bir eserdir, gurur abidesidir. 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs’ta bir dönüm noktasıdır." diye konuştu.

Tatar, bu anlamlı günde başta Küçük ve Denktaş ile aziz şehitleri rahmetle yad ederek, gazilere minnetlerini sundu.

Editör: TE Bilisim